Acaba o da küçük, sıcak taşlara usulca vuran denizi, ışığı, kokuları, renkleri hayal ediyor muydu? Shaftesbury Caddesi'nin, ıslak otobüslerin, Shoolbred'in balıl reyonunun, Hampstead'e giden metronun, akşam yemeğinin, yarının, öbür günün ve her biri birbirinin aynısı olan tüm o günlerin yerine renk, koku, ışık, deniz...
Sayfa 6