Goethe'nin Kur'an seçmelerinden bir çoğu Peygamber Hz. Muhammed'in şahsiyetine ve Peygamberlik makamına istinat eder. Bu anlamda Goethe, 3. Sure, 138'inci âyeti not eder; Hz. Muhammed'in, tıpkı kendinden öncekilerin de olduğu gibi, "Allah'm elçisinden başka bir şey olmadığı" ifade edilir. Aynı şekilde 13. Sure, 8. Âyette vurgulandığı üzere, Hz. Muhammed'in sadece bir "tebliğci" olduğu dile getirilir. Goethe'nin 29. Sure, 47 Ayete ilgisi, Hz. Muhammed'in okuyup yazma bilip bilmediği sorusuyla alakalıdır. Kur'an'ın ilgili âyeti bunu ısrarla reddetmektedir; 7. Sure, 157. Ayette de Hz. Muhammed "ümmi" yani illiterat, okuma yazma bilmeyen olarak tavsif edilmektedir. Bununla ilgili olarak Annemarie Schimmel, (Mystische Dimensionen des Islam, başlıklı eserinin 50'ci sayfasında) şöyle demektedir:
"Bu alamet İslamî dindarlığın merkezinde yer almaktadır; zira, tıpkı Hıristiyanlıkta Allah'ın yaratılmamış sözünü kendisi vasıtasıyla tecessüm etmiş olarak almak ve dünyaya hediye etmek için Meryem'in bâkire olmak mecburiyetinde olması gibi, Hz. Peygamberin de ümmî olması yani okuma yazma bilmemesi gerekirdi ki yaratılmamış ilahi söz, onun vasıtasıyla bir kitap olarak beyan edilsin; böylece saf kalabilsin. O, entelektüel bilgi ile kirlenmemiş bir kaptı ki kendisine emanet edilen sözü bütün saflığıyla insanlığa tebliğ edebildi."
Baba ben artık bu evde yaşamak istemiyorum yıllardır ruhumuzu öldürdün bu evde hayatında bir roman okumadın bir sinemaya gidip heyecanlanmadın beni ve annemi bu çirkin eşyanın içine hapsettin yemekten ve uyumaktan başka bir şey düşünmedin bende bütün duygular senin bu inatçı duygusuzluğuna karşı gelişti kuru mantığınla içimizi kuruttun sana benzeyen taraflarımdan ellerimden ayaklarımdan utanıyorum ihtiyarlayınca sana benzemekten korkuyorum kötülük edemeyecek kadar kısır kafanda yalnız bizim için yaptıklarının defterini tuttun bana aldığın ilk elbiseden verdiğin son harçlığa kadar hastalığımda uykusuz kaldığın gecelerin hesabına kadar kaydettin bu ağır havalı evin içini güzel bir müzik sesiyle bir kitapla süslememe izin vermedin nasılsa eve giren bütün güzelliklerin birer birer yok oluşunu kayıtsız bir sabırla seyrettin kanaryam öldüğü zaman bir yenisini almadın solunca boş saksıları balkona taşıdın hiç duydun mu hediye diye bir sözün olduğunu insanların birbirine aldıkları ve genellikle çocukları sevindiren hediye bir gün elinde bir balonla eve döndün mü yaptığım resimler için ağzından çaktığın çivilere dikkat et duvarları berbat ediyorsun sözünden başka bir söz çıktı mı bu evde senden başka varlıkların yaşadığını hiç düşündün mü ben bir kitap okurken ne okuyorsun diye bir soru sordun mu beni elimden tutup bir gün parka götürdün mü…
artık bana hiçbir şey armağan
etmiyordu - dostlardan çiçek ya da bir kitap aldığımda,bana ilgi göstermeyi gereksiz bulduğunu düşünüyor ama hemen, "bana arzusunu hediye ediyor," diyordum.
Arkadaşlarınız ve akrabalarınız çocuğunuz için hediye tavsiyesi istediğinde kitap almasını önermekte tereddüt etmeyin. Bu kitabın değeri, bir oyuncağın oynanıp kenara atıldığı süreden çok daha uzun bir zaman boyunca bilinecektir.