Zülfü Livaneli'nin okuduğum ikinci kitabıydı. Affetmek ve öldürmek arasındaki o ince çizgide dolaşıp durmak... Sami Baran İsveç'te mülteci olarak yaşamını süren, mülteci arkadaşlarıyla görüşen fakat farklı bir insan. Sami ne sağ ne sol ayrımına eğitim hayatında hiç takılmamış birisi. Ama bir gün bu nedenden öyle bir şey yaşıyor ki ülkesinden ayrılma kararı veriyor. Filiz, Clara, Adil, Bülent bu karakterlerin de içinde olduğu bir hikayeyi okuyoruz. Filiz ile ilgili olan kısımda kendimi tutamayıp ağladım.
Kitapta karakterlerin bir anda olayın içinde yer alması biraz can sıkıcıydı. Karakterlerin ayrı ayrı tahlilleri son bölümlerdeydi başta verilse bence daha iyi olurdu. Kitap güzel fakat bana okurken hep dağınık bir his verdi sanki kitabı yazar tekrar derleyip toplamalıydı sonra önümüze koymalıydı. Aslında hikaye başta daha farklıymış birkaç basımdan sonra yazar içine sinmediği için bazı değişimler yapmış bu durumdan önsözde bahsediyor.
Kitap daha iyi olabilecekken ortalama bir eser olmuş fakat yine de okunmalı diye düşünüyorum.
Yaşamadığımız duygular, öylesine içimizden geçirdiğimiz hisler üzerine sahiden fazla cüretkar olmuyor muyuz?
Kitap temelde doktorumuz Andrey ve hastamız İvan arasında geçiyor. Andrey hayatını konfor alanından çıkmadan etrafında olup bitene ses çıkarabilecek durumdayken uğraşmayan biridir. İvan ise cesaretli hasta olmasına karşın eğitimli biridir. Andrey bir gün İvan ile sohbet eder ve onun söylediklerinden çok etkilenir. Bir süre sonra sık sık onunla görüşmeye başlar bu hastane çalışanlarını rahatsız eder. Ve her şey eskisinden çok farklı bir hal alır. Kitap oldukça akıcı ve bulunduğu dönemi de güzel yansıtıyor. Çehov'un okuduğum ilk kitabıydı ve dilini çok beğendim sonuçta Rus edebiyatının en iyi öykücüsü olduğunu söylüyorlar.
Kitap 19.yy Rusya'sında geçiyor ve o dönemde dahi doktorlar hacamat, sülük gibi tedavi edici yönü kanıtlanmamış olmasına rağmen bu alanda kullanılan yöntemlerden rahatsızlar. İnsan şuan 21.yy'da Türkiye'de hacamata inatla para harcayıp marifetmiş gibi bir de başkasına tavsiye eden kişileri düşünüyor. Bunu sanayide yapanlar dışında fizyoterapi eğitimi alıp "hacamat bilgim var" yazanlara karşı ayrı öfke duyuyorum.
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202270,4bin okunma
İnanılmaz tatlı bir kitap. İçerisinde Sabahattin Ali'nin 3 tane öyküsü var: Arabalar beş kuruşa, Ayran ve Sırça köşk. Ben en çok arabalar beş kuruşa öyküsünü sevdim bana oldukça hüzünlü geldi. Ayrıca kitabın resimlendirilmesi de çok güzel olmuş.
Üç ÖyküSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2016729 okunma