Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Gamze
Gamze
@inftkitaphanem
Tarihçi
168 okur puanı
Temmuz 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
İsmi uzun sayfası az hikaye....
Mustafa kutlu kitapları için iyi bir başlangıç yaptım sanırım. Severek okuduğum bir hikaye oldu. Gerçekten böyle geçmişi hatırlatan dönem kitaplarını çok seviyorum. Kitabın dili oldukça yalın ve sürükleyiciydi. Zaten kitap çok kısaydı 2 saat gibi bir sürede bitirdim. Tek nefeste okumak dedikleri bu sanırım. Konu olarak Bulgar göçmeni olan bir ailenin hikayesinin anlatıldığı, dönemin toplumsal zihniyetinin , devlet kademesindeki yozlaşmanın, hukuksuzluğun ve gerçek bir aşk hikayesinin anlatılması diyebiliriz. Bu aile için tutunamayanlar demek abartı olmaz sanırım. Ülkemizin çeşitli kasabalarında geçiyor hikaye. Kök salamıyorlar bir türlü. Kitabın filmi de yapılmış. Kapakta tanınan oyuncuların olmasının nedeni de bu. Kitapla film arasında bazı farklılıklar var ama yine de güzel bir aktarım olmuş. Bence filmin sonu kitabın sonundan daha güzeldi. Genel olarak kitabı sevdim.
İlk defa İhsan Oktay Anar okudum. Yazarı hep merak etmiştim. İyi ki okumuşum. Sanki fantastik bir kitap okuyormuşum gibi hissettirdi.
Hikayemiz 1600lü yıllarda Konstantiniye’de başlıyor. Bu yüzden tarihi bir roman okuyacağımı sandım ama konular o kadar farklıydı ki zaman kavramının pek bir önemi kalmadı. Kitabın içinde farklı birden fazla hikaye var. Hepsi çok güzel ve doğru bir şekilde birleştirilmiş. İlk başta karışık geldi ama daha sonra hepsi yerine oturdu. Kitabı okurken yapboz yapıyormuş gibi hissettim. Kitabın sonu bende kafa karışıklığı yarattı ama buna rağmen sevdim.
Öncelikle çok sevdim diyerek başlamak istiyorum. Kitabımızın ana kahramanı on iki sene Orphalese şehrinde kalan El Mustafa. Kitabın başlaması Mustafa'nın gideceği geminin şehre gelmesi ile oluyor. Mustafa tam gidecekken Orphalese halkı tarafından durduruluyor ve halk ile arasında bir veda konuşması niteliğinde sohbet başlıyor. Farklı farklı başlıklardan oluşan bu konuşmalar şehir halkına öğüt niteliği taşıyor. Konuları halkın belirlediği bu konuşmada aşk, özgürlük, evlilik, suç, ceza, arkadaşlık gibi konular işleniyor.
Kitap 54 sayfadan oluşuyor. Çok kısa ama dolu dolu bir kitap. Gerçekten sakin kafayla okunması gerekiyor. Bol bol altını çizdiğim bir kitap. İnsanda sohbet ediyormuş havası bırakıyor. Kitap okuyormuşum gibi hissetmedim. Karşımda biri anlatıyor ben dinliyor gibiydim. Bu benim Halil Cibran'dan okuduğum ilk kitap. Şimdi diğerlerini de alıp okumak istiyorum.
Ayrıca internette kitapla ilgili "Ermiş, 100'den fazla dile çevrilerek Dünya edebiyatı tarihinde en fazla çevrilen kitaplardan biri olmuştur." yazıyor. Gerçekten etkileyici...
Okur Takip Önerileri
Merhaba. Bugün @müslimakil in Hafiye adlı romanını yorumladım. Geçen hafta okumaya başladım 3 günde bitti. Hem akıcı hem de dili sade. Konu oldukça güzel. Kitap Osmanlı İmparatorluğu'nun 32. padişahı Abdülaziz'in tahtan indirilmesi ile başlıyor. Bir grup Osmanlı devlet adamının bir araya gelerek Abdülaziz yönetimini devirmek istediklerini ve planlar yaptıklarını okuyoruz. Gücü eline alan ve çevresindekileri bastıran kişiler ordu hazırlayarak bir gece Abdülaziz'i halk adına tahtan indiriyorlar. Halkın haberi olmadan kendi hırs ve emelleri için. Abdülaziz tahtan indirilip ailesiyle birlikte Feriye sarayına hapsediliyor. Onun yerine devletin başına yeğeni V. Murat geçiriliyor. Bu darbeden haberi olsa da Murat devleti yönetmede yetersiz kalıyor. Yaptığı hareketler onun psikolojik sorunları olduğu şüphesini ortaya çıkartıyor. Bu arada Abdülaziz kaldığı sarayda ölüyor. Bazıları intihar olduğunu bazıları ise öldürüldüğünü söylüyor. Bu iddiaları yazarımı kaynaklarla anlatarak güzel bir biçimde okuyucuyu aydınlatmış. Kitapta yer alan diğer karakterlerimiz ise Ömer ve Eren. Ömer bir kahveci Eren ise onun ölen arkadaşının emaneti. Eren kahvede çırak olarak çalışıyor. Ömer, akşamları Eren'e tarih dersleri veriyor. Devlet yönetiminde ise bir darbede V. Murat'a yapılıyor ve kardeşi Abdülhamid devlet adamları ile anlaşarak tahta çıkıyor. Yeni padişahımız güçleri eline aldıktan sonra amcasının katillerini aramaya başlıyor. Kitap bu kişilerin yargılanması ile bitiyor. Ben severek okudum.
Gerçekten farklı bir konusu olan kitapla geldim. Kitabımızın mekanı Çukurova. Anadolu insanını okumayı gerçekten seviyorum. Özellikle Yaşar Kemal gibi Anadolu insanını çok iyi özümsemiş kişilerden okumayı daha çok seviyorum. Kitabın konusuna gelecek olursak geçinmekte sorun yaşayan beş arkadaşın Çukurova’ya umutla iş bulmaya gitmesini ve başından geçenleri anlatıyor. Kitap Türkiye’de tarımda sanayileşmenin yaşandığı, insan gücüne ihtiyacın azaldığı, traktörlerin ortaya çıktığı ve zengin toprak ağalarının çalışanlarını işten çıkardığı bir dönemi anlatıyor. İfadeler, olaylar, yöre halkının çektiği sıkıntılar, yoksulluk çok güzel işlenmiş. Bizim toplum olarak yenileşmeyi ne kadar yanlış kullandığımız da kitapta güzel aktarılmış. Beş adamın iş bulamaması, aşağılanması, Yusuf’un hastalığı çok güzel betimlenmiş. Kitap bir günde bitirilebilir. Çok kısa ayrıca yalın bir dille yazılmış. Ben severek okudum. Tavsiye ederim Ayrıca Yaşar Kemal bu eseri için “ Doğa ve insan ilişkilerini en iyi anlamda verdiğim yapıtlarımdan biridir” demiştir.
3.kitapta Selimin babasını ve ailesini bulmasından uzun uzun bahsedilmiş. Evlatlık alan ailenin müslüman olması isimlerini değiştirmeleri dinde zorlamanın olmadığı güzel vurgulanmış. Cerbe deniz savaşında Turgut reisimizle birlikte Piyale Paşayı da görüyoruz. Haçlı donanmasının tuzaklarını korkaklıklarını anlatıyor yazar. Biz Cerbe de büyük bir galibiyet aldık. Avrupalılar Akdeniz de Osmanlı’nın hala güçlü olduğunu anladı. Hindistan seferlerinin de konusu bu kitapta açıldı.
İlk kitabın devamı olan seri de levent Gökhan’ın oğlu selimi görüyoruz Gökhan esir olmuş yıllarca haber alınamamış selim büyüyor ama bir gün o da esir oluyor. Venedik’te esir pazarında satılıyor. Kendisini ölmüş oğullarına benzeten çift Selimi alıp öz çocukları gibi büyütüyor. Selim bu süre zarfında ne Türklüğünü ne de Müslümanlığını unutmuyor. Büyüyüp gelişince Turgut reis namıdiğer Dragut ile seferlere çıkmaya başlıyor. Zekası çalışkanlığı ile reislerin dikkatini çekiyor. Turgut reisin yaptığı savaşlarda başarısıyla Reis ilan ediliyor. Savaşta esir tutulan Türkleri kurtarıyor. Bu esirlerden biri Selimin babası Gökhan’ı tanıyor. Selim artık hem ülkesi hem de babası için hayatını ortaya koyuyor
Merhaba bu hafta “Mavi Vatan Serisi” nin 1.kitabı Preveze Deniz Savaşı’nı okudum. Öncelikle kitabın dili çok akıcı. Başlayınca akıp gidiyor. Kitap Kanuni Döneminde Barbaros Hayrettin Paşanın yenilikleri ve yeni Levent’leri toplayacağı haberi ile başlıyor. Biz kitapta Sinan reisi, Hayrettin reisi, Turgut reisi ve diğer bir çok Osmanlı reisini görüyoruz. Bir de yeni Levent’lerden Gökhan var. Aslında hikayemizin ana kahramanı Gökhan. Gökhan’ın babası da Levent. Genç olmasına rağmen cevval bir genç Gökhan. Hayrettin paşamın da Aydın reisin de çok sevdiği bir genç Gökhan. Onların yanında bulunup tecrübelerinden faydalanıyor. Ele geçirilen Serifos adasında kalan Gökhan burada Hayrettin paşaya verilmek üzere bir emanet alıyor bir de bu adada Müslüman bir genç kızla evleniyor. Bu emanet Barbaros Hayrettin Paşaya ulaşıyor. Bu emanet sayesinde de Preveze savaşı kazanılıyor.
Kitaba dair tek eleştirim Preveze Savaşının öncesi çok uzun anlatılırken savaş çok kısa anlatılıp geçilmiş. Onun dışında gayet güzel ve öğretici bir kitaptı. Çok
Beğendim.
Kitap hayalperest olarak adlandırılan erkek karakterimiz ile Nastenka ismindeki kadın karakterin 4 beyaz gece içinde yaşadıklarını anlatıyor. 4 gece bize çok az ama okudukça çok uzun zamanı ifade ediyor aslında. Nastenka’nın bir gece sokakta bir adam tarafından saldırıya uğrayacakken kahramanımızın onu kurtarması ile başlıyor kitap. Sonra ise bir araya gelip birbirlerine hayat hikayelerini anlatıyorlar. Sohbet arttıkça isimsiz kahramanımız Nastenka’ya aşık oluyor. Halbuki Nastenka en başta aşık olmaması gerektiğini söylemişti ama öyle olmuyor. Nastenka ise başka birisine aşık ve onun dönmesini bekliyor. Yani Dostoyevski’den bir aşk öyküsü okuyoruz. Bölümler ilk gece, ikinci gece, Nastenka’nın serüveni, üçüncü gece, dördüncü gece ve sabahleyin olarak isimlendirilmiş. Ben 1994 basımlı bir kitaptan okudum çevirisi gayet güzeldi. Kitap akıcıydı. Kitabı sevip sevmediğime karar veremedim. Arada kaldığım bir kitap oldu…
Merhaba kısa bir solukta okuyabileceğiniz bir kitapla geldim.
Kitabı okumaya başladığımda oldukça dikkat çekici bir konu ile karşılaştım. Hüseyin Bey kitabımızın baş kahramanı. Çok önemli bir işte çalışmayan ama işini çok iyi yapan sıradan bir aile babası Hüseyin. Kahramanımızın eşi ve çocuklarıyla geçirdiği vakitler onun en mutlu en huzurlu olduğu anları olarak anlatılıyor. Her şey normal giderken bir sabah Hüseyin beyin vücudunda yeşil benekler ortaya çıkmaya başlıyor. Gün geçtikçe de bu beneklerin hem sayısı artıyor hem de büyüyor. Hüseyin bey ve eşi Ayşe tedavi için doktor doktor geziyor. Ancak doktorlar hastalığın ne olduğunu bir türlü teşhis edemiyorlar. Bilinmeyen bu hastalık Hüseyin beyin ailesinden izole bir şekilde yaşamasına neden oluyor ve bambaşka bir hikaye başlıyor. Kitabın kapağında da görüldüğü için yazıyorum Hüseyin beyin vücudunda bulunan yeşil benler aslında birer ağaç. Bu kitapta ağaçlaşan bir adamın öyküsü. Bu ağaçlar gün geçtikçe çoğalıyor ve büyüyor. Bu enterasan vaka Orman bakanı dahil ülkedeki herkesin dikkatini çekiyor.
İlginç bir konusu olan ve yazar tarafından ustaca aktarılan bir hikaye. Bu 100 sayfalık kısa hikayeyi ben sevdim. Özellikle Hüseyin beyin hissettikleri çok güzel anlatılmış. Bir çok yerde benim başıma gelse ne yapardım diyip Hüseyin beyle empati yaptım. Bir solukta bitti ️
Orhan Veli, Türk Edebiyatının en sevdiğim isimlerinden biri. Şiirlerine hayranlık duyduğum gibi öykülerini de çok sevdim. Çok kısa 7 öyküden oluşan bir kitaptı. Öyküler akıcı dili yalındı. Öykülerin konusu ise gündelik hayattı. Orhan Veli öykülerini yazarken şiirlerinde olduğu gibi toplumsal bir kimliği yansıtmış. Bunu bize yansıtırken de hiç sıkmamış. Toplumsal konularda yaptığı saptamalar bugün hala geçerliliğini koruyor maalesef. Betimlemelerini de çok beğendim. Genel olarak kitabı sevdim keşke daha uzun olsaydı.
Merhaba. Çok severek okuduğum tarihe ilgisi olan herkesin okuması gereken bir kitap önerisi ile geldim.
Kitabın konusu isminden de anlaşılacağı gibi 2.Dünya Savaşı. Kitap savaştan önce dünyanın genel durumunu anlatmakla başlıyor. Savaşın bitişine kadar her şey ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor. Akademik bir kitap olmasına rağmen dili oldukça açık ve akıcı. 2. Dünya Savaşı ile ilgili aklımıza gelecek bütün sorulara cevap veriyor kitap. Sorular açık cevaplar açık. Bu yüzden okurken bir belgesel izliyor gibi hissediyorsunuz. Anlatılan her şey gözünüzün önünde canlanıyor. Tuğba hoca okuyucunun ne isteyeceğini önceden biliyor gibi aklımıza takılan her cümleyi her ismi bir sonraki sayfada açıklıyor. Kitabın tarzını çok sevdim. Sorulan sorular da çok yerindeydi. Kitap sadece siyasi tarih anlatmıyor savaş sırasında yapılan silahları, kullanılan tankları uygulanan stratejisileri de anlatıyor. Aynı zamanda savaşta önemli yerlerde görev yapan kişilerin hayatlarına da değiniyor. Kitapta en çok dikkatimi çeken yer ise savaşa katılan ülkelerde kadınların rolü. Ülkeler kadınları savaş sırasında hangi rolleri vermiş onları nasıl görevlendirmiş hepsi Tuğba hoca tarafından çok güzel anlatılmış. Her anlamda oldukça doyurucu bir kitap oldu benim için. Kesinlikle tavsiyemdir
·
Puan vermedi
Merhaba. Okumaktan zevk aldığım bir kitapla geldim. Bir Türk tarihçisi olarak en sevdiğim kahramanlardan biri Attila. Avrupa Hun Devletinin en parlak dönemini yaşatan, Avrupa’yı korkudan titreten kişi. Okul müfredatlarında kısacık geçiyoruz bu konuyu. Belki Fatih kadar Kanuni kadar anlatmıyoruz ama o Türk tarihinin en önemli isimlerinden biri.
Onun hayatı ile ilgili her ayrıntıyı okumak, okutmak istiyorum.
Kitap Tacs isimli bir karakterle başlıyor. Tacs Attila ile görüşüyor. İtalya seferi üzerine konuşmalar geçiyor. İtalya fethedilmesi zor olan bölgelerden biri. Bu konuşmalarda Attila ile birlikte Ardaric’de var. Ardaric bir Cermen kabilesi olan Gepidlerin kralı. Attila’nın güvendiği kişilerden biri. Burgundiyalı lider Gundar’ın kızıyla evleniyor. Evlendikten hemen sonra odasında ölü bulunuyor. Attila’nın esrarengiz ölümü üzerine çevresindekilerin ve halkın hissettikleri kitapta çok güzel anlatılmış. Ölüm nedeni kitapta da tam olarak belirtilmiyor. Hastalıktan olduğu düşünülüyor. Kitapta önceki bölümlerde de karnına ağrılar sağlandığı ama büyü olduğunu düşündüğü yazıyordu. Attila’nın cenazesi oğlunun ilahiler okumasıyla büyük bir törene dönüşmüştü. Kitapta keşiş ile şaman arasında geçen konuşmalar da çok güzeldi.
Yazar Attila’nın ölümüyle ilgili tüm süreci anlatıyor. Tabi başka bir ayrıntı da böyle bir kitabın yabancı bir yazarın kaleminden çıkmış olması. Gerçekten Türk tarihini, Türk geleneklerini çok iyi özümsemiş çok ayrıntılı araştırmış Cecelia Holland. Hiç bilmediğim hikayeler öğrendim Attila hakkında. Onun huyları, karakteri, zekası…Bu döneme ilginiz varsa bu kitabı hiç sıkılmadan okursunuz.
Merhabalar. Daha önce Bir Nefeste serisinden 2 kitap okumuştum. Şimdi bir yenisi ile geldim size. Kitabın mükemmel bir konusu var. Öncelikle kitabın Eski Dünyanın Silkinişi, Tüm Savaşları Sona Erdiren Savaş, Toz Duman Dağılınca, Topyekün Savaş, Yüzyılın Ortasında Altın Çağ, Sömürgeciliğin Sonu, Soğuk Savaş Ürpertisi, Krize Yuvarlanırken, 2000 Yılında Dünya gibi bölümleri var. Kronolojik olarak hazırlanmış çok güzel bir kitap. Kitabın içerisinde birçok harita var. Bu da anlatılan bölgeleri görmemiz açısından oldukça önemli bir ayrıntı.
Benim en çok dikkatimi çeken bölüm Soğuk Savaş dönemi oldu. Gerçekten dünyanın geleceğinin iki kişinin ağzından çıkacak sözlere kalması ne kadar korkunç. Felaketlere yol açabilecek bir dönemdi. Ayrıca Osmanlı tarihinden ve Kıbrıs harekatından da bahsedilmiş. Tarih kitaplarında en çok dikkat ettiğim özellik objektif olması. Bu kitapta da tarafsız bir anlatım var bunu da çok sevdim.
Kısa kısa önemli olan her konudan bahsedilmeye çalışılmış. 20.yüzyıl için demokratik yönetimler, savaşlar, barışlar, virüsler, sömürgeler, isyanlar dönemi diyebiliriz sanırım. Tarihe ilgisi olanların, Çağdaş Dünya Tarihini merak edenlerin çok beğeneceğine eminim.
Sekiz çocuklu Mr. ve Mrs. Ramsay'in ailesi ve
misafirlerini deniz fenerine ulaştırma yolculuğunun anlatıldığı bu kitapta düşünsel bir yolculuğa çıkıyoruz. Virginia Woolf insanların düşüncelerini okuyucunun gözü önüne seriyor. Tek bir karakterin düşüncelerini okumuyoruz. Kitapta bulunan neredeyse her karakterin aklından geçenleri okuyoruz. Zor bir kitaptı benim için. Basit bir konusu varmış gibi görünüyor ama kitapta politikadan, kadın haklarına, evlilikten, sanata kadar bir çok konudan bahsediliyor. Kitapta yazarın kendi hayatından da kesitler yer alıyormuş.
Romanda bilinç akışı tekniği kullanılmış. Peki ne bu bilinç akışı; Kişinin aklından geçenlerin birinci kişi ağzından yansıtılmasıdır. Bu teknikle yazar; kahramanın, hayatı, nesneleri, etrafında gördüğü şeyleri nasıl algıladığını, bir bilinç yansıması eşliğinde aktarır.
Ayrıca bu kitap ünlü edebiyat dergisi The Millions tarafından dünyanın en zor okunan 10 kitabı listesinde yer alıyor.
