Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Abdurrahim Karakoç
Abdurrahim Karakoç Genclige şiiri Yiğidim, aslanım, ha gayret eyle Gaflet üstümüzde kalmasın böyle İmanla yatıp-kalk, ihlâsla söyle Kutlu mesaj verilmeyi bekliyor Ölü dünya dirilmeyi bekliyor.
128 syf.
·
Puan vermedi
Çaylak ile Filozof 1, Özkan Öze'den okuduğum ilk kitap. Kitapta "Ben kimim?", "Benlik nedir?" gibi yaratılış hikayemiz ilgili büyük büyük meseleler, çocuğa görelik ilkesiyle, onların küçük dünyalarına çok iyi uyarlanmış. Bir trafik kazasında anne ve babasını kaybettikten sonra babaannesinin yanına taşınan bir çocuğun değişen yaşamı konu edinilmiş. Kendini baba ve anne kelimelerinden soyutlamak isteyen çocuğun FİLOZOF adını verdiği babaannesi de öncesinde herkesin işe yaramaz bir AYLAK gördüğü torununa ÇAYLAK ismini veriyor. Filozof, çocuğun gözüne inmiş perdeleri sıyırmak ve ona yeni bakış açıları kazandırmak için bilgece sohbetler ediyor. Öyle ki bu muhabbetler, büyüklerden alışık olduğumuz beylik laflardan, bayatlayan nasihatlardan, çekilen nutuklardan cok daha içten ve samimi. Herkesin tıpkı parmak izi gibi kendine ait bir yüzü olmasından, yerdeki çiçek ile gökteki yıldız (Güneş) arasındaki bağıntıya akıl yolu ile varmaya kadar birçok örneğe değiniyor. Doğanın benlik sahibi insanlara verilen bir mektup olduğunu ve bizim de kendi gözümüzden doğaya tanıklığımızın bu mektubun özel mührü olduğunu anlattığı metafor çok etkileyiciydi. Karşıdakine sen diyebilmenin de önce kendine ben diyebilmekten geçtiğini, ben olabilmenin en güzel yanının senin ve O'nun (Allah'ın) varlığından haberdar olabilmek olduğunu vurguluyor. Kitaptan kalan, "Hem varsın hem de varlığından haberdarsın" mesajı ile bu dünyada asla başkasının dolduramayacağı ayrıcalıklı bir yerin var, farkındalığı tekamül yolculuğumuzun eşlikçisi oluyor.
Çaylak ile Filozof
Çaylak ile FilozofÖzkan Öze (Tarık Uslu) · Uğurböceği Yayınları · 20181,982 okunma
Reklam
Gülnare
ben, yıpranmış sokaklar ortasında avare sen, kırgın bir ülkenin süreyyası: Gülnare honçalı novroz gelir; bir de siyah ve sarı dalgalanır göklerde bir kuşun kanatları her nağme, dudağında çarpılmış karanfil sana tutkun atlılar şimdi yorgun ve sefil göğsünde, kıskandığım bir rüyadır kırmızı nerdesin, ey masallar ülkesini son kızı dokunmuyorsa kalem
Gence Hanlığı
Gence-Karabağ Beylerbeyliği'nin halkını, Bayat, Şahseven, Afşar, Dulkadir, Kebirli boyları oluşturmasına rağmen beylik makamına Kacarlardan Ziyadoğulları getirilmiştir. Ziyadoğulları, beylerbeylik Gence Hanlığı'na dönüştükten sonra da Rusya'nın bütün hanlıkları ilhakına kadar yönetimde kalmışlardır. Gence-Karabağ Beylerbeyliği arazisinin büyüklüğü, nüfuzunun fazlalığı, ekonomik ve askeri gücü ve siyasi etkinliği ile diğer beylerbeyliklerin önünde yer almıştır. Gence-Karabağ Beylerbeyliği tarihi boyunca Kafkasya bölgesinde Safevi Devleti'nin toprak bütünlüğünün koruyuculuğunu üstlenmiştir. Safevi Devleti Türk boyları tarafından ideolojik temel üzerine kurulmuş olduğu için Kızılbaş Devleti olarak bilinmekle beraber, bu terim 16. yüzyıl sonları ve 17. yüzyıl başlarına kadar geçerlidir. Çünkü bu dönemde Türk boyları Savefi Devleti'nin siyasi yönetiminden dışlanmış ve yerlerini Fars kökenli siyaset, bürokrat ve din adamları almıştır. Bu etnik değişim, ideolojik ve mezhep anlayışı farklılaşmasını da beraberinde getirmiştir. Türk Kızılbaşlığının/Aleviliğinin yerini Fars Şiiliği almış ve devletin kurucusu Türkler, kıyıma ve tehcire uğramışlardır. Bu uygulama ile taşraya sürülen Türkler bu bölgelerde etkin olmuş ve bunun sonucunda Türk hanlıkları kurulmuştur.
Sayfa 388 - Akçağ Yayınları
Rüyaya inanır mısınız? Siz de salih rüyalar gördünüz mü? Yani rüyanızda yaşadığınız bir hadiseye, uyandıktan birkaç saat sonra veya birkaç gün sonra, aynen şahit oldunuz mu? Ben öyle rüyalar gördüm ki, uyandıktan bir süre sonra, bazen de birkaç yıl sonra, o rüyada şahit olduğum hadiselerin bütün çizgilerini, bütün renklerini, bütün kişilerini,
Reklam
Bahtına ağlayan Azeri kızı Sen Karabağ dersin, ben karayazı Boşlukta çırpınır Türk'ün avazı Sanmaki dertlerin azı bizdedir Sizdeki yaranın özü bizdedir.
Gülmeyi unutmuş şehirler var kâri. Gülmeyi unutmuş ve tebessüme hasret şehirler... Dört mevsimden habersiz ve her vakit hazanı yaşayan şehirler... Misal ki, bilmem kaç senedir bahar gelmemiştir Karabağ'a. Misal ki Grozni'de, Hocalı'da, Serebrenitsa'da, Gazze'de, Myanmar'da, Doğu Türkistan'da şimdi ise Suriye'de, Türkmen Dağı'nda gülleri ayaz vurmuş ve oradaki çocuklar gülü hiç görmemiştir. Hem ihtimal ki gülememişlerdir hiç.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.