Duyguları paramparça, kanatları acı içinde, hayal aleminde,
Bir kere dahi baba masalıyla uyutulmamış,
küçük bir kız çocuğuydum ben.
Yine de, kendi kendimi koynuma alır,
kocaman kocaman hayaller kurardım.
Belki babam okşar diye sürekli saçlarımı tarardım.
Dışları gibi içleri de güzel olsun diye
bebeklerime makyaj malzemesi yedirir, entarimdeki
-Betonlaşan sadece şehirler mi sanırsınız?
Ya kalpler ne olacak?
Kalpler, şehirlerden daha hızlı betonlaşıyor.-
-İnsanın, insanla konuşmadığı,
Arı kovanı gibi kentlerde, ayrık otu gibi yaşadığı,
Savaşın, şiddetin, nefret dilinin ve kötülüğün revaçta olduğu bir çağdayız.
Toprağın altı değil üstü karanlık
Çağımızın insanı, suskun, somurtkan ve mezar taşı gibi soğuk.
-Vefasızlığın adını vakitsizlik koymuşlar.-
Ey insanoğlu…!
Güneş yüzüne değil, biraz da yüreğine vursun ki, içindeki buzullar erisin.-
.
-Ömrümün yarısını insan olmak için,
diğer yarısını da insan kalmak için harcadım.-
.
-İnsan gidecek yolu olduğu için değil, varacak yeri olmadığı için huzursuzdur.-
-Huzur, gönlün gelincik tarlasıdır.-
.
-Huzur, kördüğümün çözülmüş halidir.-
.
-Huzurun yolu,
kendini yontmaktan geçer.-
.
-Huzursuzluğun kaynağı talepkârlıkta huzurun ise kanaatkârlıkta yatar.-
Bu kitabı okumak kimsesiz karanlık bir sahilde dolaşmak gibi gerçekten. Hayatımda okuduğum en iyi kitaplardan biri diyebilirim. Sayfalara post-it yapıştırmaktan kitap şişti, kalınlaştı. Ne yazsam ne söylesem bu kitabı ve Werther'in acılarını size anlatamam. Alın ve okuyun. Beğenmezseniz bana getirin ben bir daha okurum :)
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021120,9bin okunma
-Işığı görmeyi bilenler için, hayat her zaman gülümsemeye hazırdır.-
-Gerçek karanlık, dışınızdaki ışıksızlık değil, içinizdeki umutsuzluktur.-
-Umut:
ışıksız kaldığında, ben bu karanlıktan mutlaka kurtulacam,
bir elimde ayı diğerinde güneşi tutacam diyebilmektir.-
-düştüğünüz yerden kalkmışsanız,
kırıldığınız yerden çiçek açmışsanız;
-yılmamayı, yitmemeyi, çabalamayı öğrenmiş, karanlıktan aydınlığa çıkmışsınız demektir.
-Keyif, yaşamı ıskalamamanın ödülüdür.-
“Başka bir gezegene, oradaki kayaların yapısını incelemek için araç gönderebilecek kapasiteye sahip bu şizofrenik insanlık, milyonlarca insanın açlıktan ölmesini umursamayabiliyor. Mars’a gitmek, yanı başındaki komşuya gitmekten daha kolay görünüyor.” Demiş Jose Saramago 1998 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldıktan sonraki konuşmasında. Aslında
Eser, tarihi bir roman niteliğini taşıdığı ve konusunu Fransız Devrimi’ nden aldığı için öncelikle Fransız Devrimini özetlemek eserde anlatılan konuyu anlamak için daha faydalı olacaktır.
Not: İncelememde elimden geldiğince eser de geçen hikayenin gerçek olaylar ile bağlantısında açıklayacağım.
Fransız Devrimi
1700 yılların sonlarına
-Kuşlara uyup,
Gökyüzünü annemiz sandığımızdan beri,
Yerlerde kuş tüyleri,
Yüzümüzde kanat, göğsümüzde serçe ölüleri.
Toprağın altı değil üstü karanlık.
Aklınız varsa ne olur yeryüzüne düşmeyin,
kirlenirsiniz, yağmur damlaları ve kar taneleri.-
.
Düşünmek Yaşamın Pasını Silmektir, Tahsin Özmen
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
İşte beklediğiniz inceleme.
Ayhan Özden'in son romanı olan "Havass", gizem dolu sayfaları ve merak uyandıran karakterleriyle okuyucularını derin bir maceraya sürüklüyor. Yazarın hayal gücü ve araştırma yetenekleri, bu sıra dışı eseri hayata geçirirken ortaya çıkan muhteşem dünyayı yaratmada belirgin şekilde ortaya çıkıyor. Roman,
Ve, bitti...
Bu kadar kısa zaman diliminde içinden çıkamam sanıyordum ama uzun süre içimden çıkmayacak bir eser oldu İki Şehrin Hikayesi...
Bir arkadaşın tavsiye ve hediyesi üzerine başlamıştım esere. İtiraf etmek gerekirse ilk iki yüz sayfada esere girmekte oldukça zorlandım. Ama sayfalar ilerledikçe kitap beni kendisine çekti ve son üç yüz
Anlatamıyorum..
Ne kadar yazsam olmuyor.
Bu düzeni bozuk aşka iki satır yazayım diyorum;
Beceremiyorum.
Zulamda üç kırık cigara ,yaksam yanıyorum yakmasam ölüyorum.
Yutkunamıyorum, boğazım düğüm düğüm..
Sevmek neydi ha söyle?
Senin gibi çekip gitmek mi, yoksa benim gibi arsızca sevmek mi ?
Kokuşmuş küflü ranzamın paslı demirinden soğuk
Kitabı elime ilk aldığımda farklı bir duyguya kapıldım. Bunun sebebiyse meşhur “Vatan Şairimiz Namık Kemal”di. Hayranı olduğum bir yazardır “Namık Kemal”. Sürgün yıllarında son günlerini yaşarken elinde “Victor Hugo’nun Sefiller” kitabı varmış. Bu kitabı okurken gözlerini yummuş hayata. “Hürriyet Kasidesi” gibi devasa bir şiiri o zamanın