Nefret olan her yere sevgiyi ekebilmemi sağla. Şüphe olan her yere inanç, ümitsizlik olan her yere umut, karanlık olan her yere ışık, üzüntü olan her yere neşe götüreyim. Sevgi aramaktansa sevebileyim. Çünkü biz ne verirsek onu alırız.
Zifiri karanlık, uzayın kendisi gibi derin, çaresizlik hissi yüklüydü. Yapayalnızdım. Bilincim yoğunlaşıyor, genişliyordu. İstesem, o uzayı iyice derinliklerine kadar görebileceğime dair bir his vardı içimde.
" Yaşamak, karanlık bir denizin kıyısında yürür gibi kaybolmanın kıyısında yürümekmiş; İnsanın kendisiyle mesafesi, dünyanın geri kalanıyla arasındaki mesafeden daha büyükmüş. "
~
Birtakım tuhaf fikirler, karanlık hislerle bunalıyordum, kafam cevapsız sorularla doluydu... bendeyse ne onları çözecek güç, ne de istek vardı. Bütün bunları çözmek benim harcım değildi!
Aynı karanlık ufka çevriliydi bakışları. İkisi de o karanlığın ardını arıyordu belki. Belki de yalnızca kendi şafaklarındaki güneşi. Biri, diğeri kadar genç olabilmeyi diliyordu tekrardan; öbürü, diğeri kadar kendini gerçekleştirebilmeyi.
“Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru!”
Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında. öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan saçlarım çok yoruldu gençlik uykularımda acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman acıyla uğraşacak yerlerimi yokettim.
Ve şimdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın başından başlayabilirim.
Gerçekten Dilber çirkinleşmişti. Kaderin çizdiği yolda süren hayatı boyunca henüz büyüme çağındayken aldığı darbeler ve çektiği acılar, yüzüne gayet hafif , karanlık bir örtü çekmiş ,yoksulluk ve zorluklar zamanından önce açılan gül yaprakları gibi küçük küçük buruşuklar oluşturarak yanakları seçilecek biçimde sarkmış on iki senelik vücudunun üzerine elli senelik bir yüz oluşmuştu .