Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Alman İdeolojisi

Karl Marx

En Eski Alman İdeolojisi Gönderileri

En Eski Alman İdeolojisi kitaplarını, en eski Alman İdeolojisi sözleri ve alıntılarını, en eski Alman İdeolojisi yazarlarını, en eski Alman İdeolojisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Stirner
"Ve artık", diye devam ediyor Aziz Max, "dünyayı, benim için var olarak kabul ediyorum, bana ait, benim mülküm olarak kabul ediyorum." Max Stirner Dünyayı kendisi için var olarak kabul ediyor; yani, kabul etmek zorunda kaldığı şey olarak ve böylece dünyayı kendisine mal ediyor, onu kendi mülkü yapıyor. Bu, hiçbir iktisatcıda rastlanmayan bir edinme tarzı olsa da, yöntemini ve başarısını "Kitap", bir o kadar ihtişamla ortaya koyacak. Ne var ki Aziz Max, esas olarak "Dünya"yı değil, yalnızca dünyaya dair kendi "ateşli sanrısını", yani kendine ait saydığı dünyayı kabul ediyor ve onu kendi mülkü haline getiriyor. O dünyayı kendi dünya tasavvuru olarak kabul ediyor ve kendi tasavvuru olarak dünya, onun tasavvur ettiği mülkiyettir; tasavvurunun mülkiyetidir, mülkiyet olarak tasavvurudur, tasavvur olarak mülkiyettir, kendine özgü tasavvurudur ya da onun mülkiyete dair tasavvurudur. Ve tüm bunları o emsalsiz cümleyle dile getiriyor: "Her şeyi kendime bağlıyorum."
Sayfa 106 - Evrensel
Stirner
1. Stirner hayatın çeşitli evrelerini, yalnızca bireyin "kendi kendini keşfedişleri" olarak ele alıyor; üstelik de bu "kendi kendini keşfedişler" daima belirli bir bilinç ilişkisine indirgeniyor. Demek ki burada bireyin yaşamını, bilinçteki farklılık oluşturuyor. Bireyle birlikte gerçekleşen ve farklı bir bilinç meydana getiren fiziksel ve toplumsal değişimler, Stirner'i elbette hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Bu yüzden Stirner'de çocuk, genç ve adam, dünyayı daima hazır halde buluyorlar; tıpkı "kendilerini" sadece "buluyor" olmaları gibi. Genel olarak bir şeyin bulunabilmesini sağlamak içinse kesinlikle hiçbir şey yapılmıyor. Hatta bilinç ilişkisi bile doğru biçimde değil, sadece spekülatif çarpıtılmış haliyle kavranıyor. Bu nedenle de tüm bu figürlerin dünyaya yaklaşımları felsefidir; "çocuk gerçekçi", "genç idealist", adam da bu ikisinin negatif bileşimi; yukarıda aktarılan sonuç önermeden de anlaşılacağı gibi mutlak negatifliktir. Burada "bir insan yaşamının" sırrı ifşa ediliyor. Burada, "Çocuk"un "gerçekçiliğin", "Genç"in "idealizmin" bir kisvesinden başka bir şey olmadığı, Adam'ın da bu felsefi karşıtlığın bir çözümünü bulma girişimi olduğu açığa çıkıyor. Bu çözüm, bu "mutlak negatiflik", şimdiden anlaşıldığı üzere, ancak adamın hem çocuğun hem de gencin illüzyonlarını körü körüne kabul etmesi ve böylelikle şeyler dünyası ile tinin dünyasını alt etmiş olduğuna inanması sayesinde mümkün olabiliyor.
Sayfa 108 - Evrensel
Reklam
Stirner
2. Aziz Max, bireyin fiziksel ve sosyal "yaşamını" dikkate almayarak, hiçbir biçimde "yaşam"dan söz etmeyerek, son derece tutarlı bir biçimde tarihsel devirlerden, milliyetlerden, sınıflardan vb. soyutluyor ya da bununla tamamen aynı anlamda, yaşadığı çevrede kendisine en yakın duran sınıfın egemen bilincini şişirerek, "bir insan yaşamı"nın normal bilinci haline getiriyor. Bu yerel muallim dar kafalılığın üstüne çıkabilmek için, "kendi" gencini, karşısına çıkan ilk büro-genciyle, genç bir İngiliz fabrika işçisiyle, genç bir Yankee ile karşılaştırması yeter. Kırgız Kazak gencin sözünü bile etmiyoruz.
Sayfa 109 - Evrensel
Stirner
3. Azizimizin muazzam saflığı –kitabının esas tini– gencinin çocuğuna, adamının da gencine inanmasına yol açmakla kalmıyor. Stirner'in bizzat kendisi, belli "gençlerin", belli "adamların" vb., kendileri hakkında sahip oldukları ya da sahip olduklarını iddia ettikleri yanılsamaları, bu son derece şaibeli gençlerin ve adamların "yaşamı" ile, gerçekliği ile körlemesine karıştırıveriyor.
Sayfa 109 - Evrensel
Stirner
4. İnsan yaşamının evrelerinin tüm yapısının prototipi, daha önce Hegel'in Ansiklopedi'sinin üçüncü bölümünde ve "çeşitli değişikliklerle" yine Hegel'in diğer çalışmalarında zaten betimlenmişti. Ama "kendi amaçları"nın peşinde koşan Aziz Max'ın elbette burada da belirli "değişikliklerde" bulunması şarttı. Örneğin Hegel, ampirik dünyanın kendisini, Alman kent yurttaşını onu çevreleyen dünyanın uşağı olarak betimleyecek kadar belirlemesine izin verirken hâlâ Stirner'in onu –imgelemde bile öyle değilken– bu dünyanın efendisi yapması gerekiyordu. Aynı şekilde Aziz Max, sanki ampirik nedenlerden dolayı ihtiyardan söz etmiyormuş gibi yapıyor; çünkü bir ihtiyar olana kadar beklemek istiyormuş (yani "bir insan yaşamı" = onun biricik yaşamı). Hegel, insan yaşamının dört evresini dirilikle kurmaya koyuluyor; çünkü reel dünyada yadsımanın çifter kez gerçekleştiğini varsayıyor; yani ay ve kuyruklu yıldız olarak (Bkz: Hegel'in Doğa Felsefesi), dolayısıyla da burada üçlünün yerini dörtlü alıyor. Stirner biricikliğini, ay ve kuyruklu yıldızı çakıştırarak koyuyor ve böylelikle talihsiz ihtiyarı "bir insan yaşamı"ndan silip atıyor.
Sayfa 109 - Evrensel
İnsanlar doğal olarak evrilmiş toplum içinde kaldıkları sürece, yani bireysel çıkarla ortak çıkar arasında ayrılık olduğu sürece, bu nedenle de insansal etkinlik gönüllülük esasına göre değil de doğal olarak bölündüğü sürece insanın kendi işi, onun tarafından yönetilen değil de onu köleleştiren, insanın kendisine karşı duran yabancı bir güç haline dönüşür.
Sayfa 53
Reklam
İnsanların kendi geçim araçlarını üretme tarzı, her şeyden önce hâlihazırda buldukları ve yeniden üretmeleri gereken geçim araçlarının niteliğine bağlıdır. Bu üretim tarzı, yalnızca bireylerin fiziksel varlığının yeniden üretimi olarak görülmemelidir. O şimdiden, daha çok, bu bireylerin gerçekleştirdiği belirli bir faaliyet biçimi, hayatlarını
Toplum, kendisini oluşturan 'münferit yaşamların' karşılıklı etkileşimlerinden ibaret olup, bu 'yaşamlar'la ayrıca özgün bir etkileşime giren özel bir varoluş biçimi değildir.
"Komünizm bi[zi]m azizimiz için tamamen anlaşılmazdır; çünkü komünistler ne egoizmi fedakârlığın ne de fedakârlığı egoizmin karşısına çıkarırlar. Onlar bu karşıtlığı teorik olarak ne şu ehlikeyif ne de bu tumturaklı ideolojik biçimde ele alırlar; aksine onun kendisiyle birlikte kendiliğinden ortadan kalkacağı maddi kaynağını ortaya koyarlar. Komünistler, Stirner'in uzun uzadıya yaptığı gibi ahlak vaazı vermez. İnsanlara, birbirinizi sevin, egoist olmayın vb türden ahlaki talepler dayatmazlar; tersine onlar, egoizmin tıpkı fedakârlık gibi belirli koşullar altında bireylerin kendilerini başarıyla var etmesinin zorunlu bir biçimi olduğunu çok iyi bilirler."
788 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.