Atatürk ve Ulusal Dil

Şerafettin Turan

En Eski Atatürk ve Ulusal Dil Gönderileri

En Eski Atatürk ve Ulusal Dil kitaplarını, en eski Atatürk ve Ulusal Dil sözleri ve alıntılarını, en eski Atatürk ve Ulusal Dil yazarlarını, en eski Atatürk ve Ulusal Dil yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Osmanlıcılık diyerek bütün topluluklardan yeni bir Osmanlı ulusu oluşturmayı çıkar yol olarak görüyor, içlerinden küçük bir kesimi de Avrupa'daki Türkoloji çalışmalarından öğrendikleri İslam öncesi Türk tarihinden esinlenerek kültürde ve siyasada Türk'e ve Türklüğe dönmeyi öneriyorlardı. (..) II. Abdülhamid olmak üzere kimi yöneticilerin resmi dil olarak Arapçanın kabul edilmesini istemelerine karşın 1876 Anayasasının 18. maddesinde "Osmanlı uyruğunda bulunanların devlet hizmetlerinde çalıştırılabilmeleri için devletin resmi dili olan Türkçe'yi bilmeleri gerekir" hükmü yer almıştı..
Atatürk ve Ulusal Dil
Evlada miras bir alıntı daha... "Türk demek, dil demektir. Millet olmanın en belirgin niteliklerinden biri dildir. 'Türk milletindenim' diyen kişi, her şeyden önce kesinlikle Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir kişi, Türk kültürüne ve milletine bağlılığını öne sürerse buna inanmak doğru olmaz. M.K. Atatürk"
Sayfa 19
Reklam
Atatürk ve Ulusal Dil
"Bildiğiniz gibi biz Turanlıyız. Dilimiz de Turanlıdır. Sami, Hint-Avrupa dillerinden değildir. İşte onun için bizim de Araplar, Fransızlar ve bütün Avrupalılar gibi, önce kendi anadilimize başvurmamız gerekir (Çağtaycadan, Özbekçeden sözcükler almak.)."
Sayfa 50
Atatürk ve Ulusal Dil
Ziya Gökalp 1920'lerde S400'ü icad edip ateşlemişti bile... "Türkçüler, seçkinlere yalnız uluslarının adını öğretmekle kalmadılar, onlara ulusun güzel dilini de öğrettiler. Ancak verdikleri ad gibi, bu öğrettikleri güzel dil de halktan alınmıştı. Çünkü bunlar yalnız halkta kalmıştı. Seçkinler takımı ise, şimdiye değin bir uyurgezer hayatı yaşıyordu. Uyurgezeler gibi iki kişilik sahibi olmuştu. Gerçek kişiliği Türk olduğu halde uyurgezerlik kuruntusu içinde kendini Osmanlı sanıyordu. Öz dili Türkçe olduğu halde, uyurgezerler gibi hastalık sonucu olarak yapay bir dil kullanıyordu. (Türkçülüğün Esasları syf. 35)"
Sayfa 56
Yavuz Selim dönemi olaylarını içeren Selimnâme adlı tarihini Arapça yazmış olan Keşfi , kendisinden yapıtını Türkçe yazmasını isteyen bir şaire şu karşılığı verdiğini açıklamaktadır: "Ayrıca Türk dili iri bir inci tanesi gibi yontulmamış­tır ve iç tırmalayıcıdır. O nedenle yeryüzündeki zarif yara­tılışlı kişilerce hoş karşılanmamakta, dilde kurallara önem veren kimselerin anlayış ve beğenisine de uygun düşme­mektedir. Bu yüzden de kültürlü kimselerin görüşmelerin­de dışlanmış ve güzel konuşan kişilerin söyleşilerinde aşa­ğılanmıştır."
Sayfa 9-10 cumhuriyetKitabı okudu
İslamiyetin yayılma dönemlerinde Kur'an dili ve bi­lim dili olarak kabul edilen Arapça, yazı dili üzerindeki et­kisini Osmanlıca denilen yapay bir dil biçiminde sürdürür­ken, Türkçe konuşan halk üzerindeki etkisi daha çok ezan, namaz, hutbe vb. gibi dinsel görevlerin yerine getirilmesi sırasında yoğunlaşmıştı. Halk, anlamadığı Arapçaya biraz da kutsal bir dil gözüyle baktığı için, bu durum yüzyıllar­dır dini kendi çıkarlarına ya da siyasete araç yapmak iste­yenler için de en büyük bir dayanak olmuştu
Sayfa 27 - cumhuriyetKitabı okudu
Reklam
62 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.