Fransa’daki Türklere en büyük hakaret, Fransızlaştıklarını söylemektir
“Azınlık” tanımı, kelimenin taşıdığı o eksiklik vurgusu ile, beni oldum olası rahatsız eder. “Az” olmak, yani sayıca az olmak anlamı ile aslında gramer açısından çok güzel türemiş bir kelimedir; ancak o “az”lığın sadece “sayı” ile sınırlı olmadığını bilmek, şu dünyada varolduğundan beri insanın insana baskısını, tahakkümünü, zulmünü hatırlamak
"Laiklik kavramına olan yaklaşımlar, bağlamın bir ürünüdür. Türkiye kökenliler anayasal olarak laik ama toplumsal olarak kısmen seküler bir ülkeden gelmekte ve yerleştikleri ülkenin din-devlet ilişkilerinin etkisi altında kalmaktadırlar. Din ve devlet ilişkilerinin oldukça iç içe olduğu Almanya'da, dinle devletin ayrı olması gerektiğini düşünen Türkiye kökenlilerin oranı sadece %45'tir. Bununla kıyaslandığında 1905 yasasından bu yana bu ayrımın net bir şekilde kurulduğu Fransa'da bu oran %77'ye yükselmektedir. Yani Türkiye kökenliler bile çoğunluğun topluma bakış açısını benimsemişlerdir."
Yazar tarihe not düşmüş, bu kadar çabuk değişebileceğini düşünememiş!
"Milli Görüş akımı Türk siyaset sisteminde çok önemli bir yer teşkil etmektedir ve 2002 yılında bu hareketten kopan siyasi oluşumun iktidara gelmesiyle bence artık Türkiye'de bile resmi İslam/muhalif İslam ayrımının yapılmaması gerekmektedir. Sözde resmi dinle muhalifleri arasında gerçekleşen yakınlaşmalar pek çok alanda gözlemlenebilir. Yurtdışında Türk makamlarıyla Milli Görüş dernekleri arasında kurulan samimi ilişkilerden tutun, Dışişleri Bakanlığı diplomatlarına artık Fethullah Gülen okullarından endişe duymamaları gerektiğini bildiren kararnamesine kadar örnekler çoktur."
"Dinin ön plana çıkması, genel olarak tüm azınlık gruplarında gözlemlenen bir fenomendir. Azınlıklar, başka bir ülkede çoğunlukta olan dindaşlarına nazaran, dine daha fazla önem vermektedirler."
"Kaplancılar hareketi 1983 yılında Köln'de, 1980 askeri darbesinden sonra Almanya'ya gelen Diyanet'e bağlı eski bir müftü olan Cemalettin Kaplan tarafından kurulmuştur."