Bir yönü vardı: Kimse onun kadar sevgi dolu değildi dünyaya karşı, ama birdenbire de ölesiye küserdi insana, vurur, acayip bir renge bürünür, büzülür, eğrilir kalır ya da kaçardı bir süre. Daha tam karar verememişti sevgi ile öfke arasında. Kafası kızınca, tabanları ağrıyıncaya, yarılıncaya kadar kaçıyordu rastgele, sonra da uzun, korkulu düşlere dalıyordu 48 saat yumulup bir kenarda.