Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar

Arif Keskiner

Öne Çıkan Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar Gönderileri

Öne Çıkan Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar kitaplarını, öne çıkan Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar yazarlarını, öne çıkan Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İstanbul'da bir nimet: Tüyap Kitap Fuarı
Çocukluğumdan beri her sene müdavimi olduğum, saatlerce imza kuyruklarında beklediğim, çaldığım ilk kitabımın mekanı:), söyleşilerden etkinliklere, sergilere, kitaba, sinemaya kısacası sanata kültüre, dair her şeyin olduğu kitap fuarım başladı:) Açılışı sitemizin yazarı https://1000kitap.com/U_S_C ile
Freya
Freya
kitabının imza günü ile yaptım :) Kendisine başarılar:) Devamında güzel bir
Ahmet Telli
Ahmet Telli
sohbeti ve imzaları :) Sonrası tabiki Yaşar Kemal ile:) yani Arif Keskiner'in
Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar
Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar
söyleşisi ile yaptım, güzel bir sohbet ve imza günü oldu. Bu arada sohbet esnasında Yaşar Kemal Kampımızı da anlattım, çok sevindi ve geleneksel yapacağımızı öğrenince bir sonrakine katılmak üzere numarasını da verdi :) Yani geleneksel kampımız canlı bir tanıkla renklenecek:) Bitti mi, bitmedi::)
Buket Uzuner
Buket Uzuner
ile Cervantes sohbeti ile devam ettik :) Daha sonra bilinmeyen (biz tarafından) yazarlara destek de verdik:) yoksa adamın 22 kitabı varmış:)
Ronî War
Ronî War
bize kitaplarını anlattı ve imzaladı:) Veee bence en güzel sohbetlerden biri de
Mine Söğüt
Mine Söğüt
idi :) Kamplarımızı ve siteyi anlattım, hatta
Deli Kadın Hikayeleri
Deli Kadın Hikayeleri
ile ilgili incelemelerinizi de gösterdim , çok sevindi bakacağını söyledi:) Bu sitede yapılacak en güzel etkinliklerden biri fuarlara katılmak bence değil mi
Gül
Gül
?:) istanbulkitapfuari.com Tüm söyleşiler, imza günleri, etkinlikler bu sitede, İstanbul'u doldurmak isteyenlere :)
Reklam
En büyük acım, insanlara yalan söyledim, adımı değiştirerek kendimi sakladım. Benim Kemal Sadık Gökçeli olduğumu bir Abidin Dino, bir Arif Dino, bir de romancı arkadaşım Orhan Kemal biliyordu… Ortaokuldaki Türkçe öğretmenimle karşılaştım bir gün Adana’da. ‘’Yahu Kemal’’ dedi,’’ sen de gazetecisin bilirsin. Çok iyi bir yazar var Cumhuriyet’de kimdir acaba?’’ Yaşar Kemal’i övdü. Ona bile o yazarın ben olduğumu söyleyemedim. Öğretmenimin ismi Enver Mücen’di. Sonra İstanbul’a geldi. Ondan o kadar utanmıştım ki, onu nerede görsem kaçıyordum. Bir daha yüzüne bakamadım. Oysa onu ne kadar çok seviyordum. Ama yolumu ben seçmiştim. Fazla ağırıma gitmiyordu bana yapılanlar.
Sayfa 231Kitabı okudu
Kimi çekemeyenler ya da kitap okumayanlar, onun çok uzun yazdığından, kitaplarının kalınlığından söz eder; kimi de bir karıncanın yürüyüşünü on sayfa, bir kelebeğin uçuşunu yirmi sayfa anlattığından... Hatta bazen can dostu Ara Güler gibi, şaka yollu da olsa, "Adam öyle yazoor ki abi, bir damla gözyaşı, otuz sayfada yere zor düşoor" diyenlere de rastlarsınız. Oysa ben onun, bir çavlan gibi coşkulu akan diline, zengin Türkçesine hastayım. Onda, sözcükler dans eder doğayla... Dile gelir... Kanatlanır uçuşur... Türkü olur, bozlak olur, ağıt olur...
Can yücel, bir zamanlar babasının büyük isminden rahatsız. Ne dense orada burada konuşup duruyor. Yaşar Abi, bir gün ona diyor ki: ‘’Bak Can,sen babanı iyi tanımıyorsun,Ben senden daha iyi tanıyorum.’’ O sıralar Cumhuriyet gazetesinde çalışıyor Yaşar Abi. Hasan Ali Bey de emekli olmuş, yazılarını ona götürüyor. Oturuyor sohbet ediyorlar; çok
Vera Nazımı anlatıyor: Biliyor musunuz? O hala bu evde. Birlikte yaşıyoruz. Ben öldüğünü sanıyordum, yanılmışım. Görüyorum ki o benden ayrılmamış. Bu kadar yıl geçmesine rağmen hala bir yerlerden çıkıveriyor. Bazen tabloların tozunu alırken bir kağıt parçası düşüyor yere. Eğilip alıyorum. Bakıyorum. Bana yazılmış bir şiir. Bazen eskimiş bir koltuğun kılıfını değiştirirken, koltuğun içinden çıkıyor karşıma; Üç beş satır halinde. O zaman anlıyorum ki Nazım gitmemiş. Hala Burada. Benimle birlikte.’’Ben ölmedim, beni unutma’’ demek istiyor sanki. Ben nasıl unuturum ki onu? Nazım’ı anlamak o kadarda zor değil benim için.
Sayfa 262Kitabı okudu
Reklam
Bu gün etrafımızda hala yoksulluk, açlık,sefalet yaşanıyorsa hem de dünyada çok zengin olduğu halde, insanlık için bir yüz karasıdır düşüncesinde. Bir insanın başka bir insanı aşağılaması, bir ülkenin, bir toplumun başka bir toplumu aşağılaması, bütün insanlığın aşağılanması değil de nedir? Farklı kültür ve renkte olan Küba’da sordum: ‘’Bir rengin başka bir rengi aşağılamasının cezası nedir?’’ diye ‘’Devrimin en ağır cezası verilir’’ dediler.
Sayfa 241Kitabı okudu
O yüzden sağlıklı olduğunu söylüyor usta. "Doğada olan her şey insan içindir. Ama insanoğlu kendisine yaratılmış bu güzelim doğayı mahvetmek için elinden geleni yapıyor." diyor.
Nedim Şener; Ben, ‘’Haksızlık ortaya çıkacak, hukuk işleyecek ve adalet gerçekleşecek, kısa süre içerisinde evimize gideceğiz’’ diye düşünürken,7-24 Mart arasındaki iki haftada,içine düştüğümüz karanlık iyice koyulaşıyordu.Savcı Öz’ün uygulamaları ve ülkeyi yönetenlerin açıklamaları,durumumuzun, ucunda ufak da olsa bir ışık bulunan bir tünelin başında olduğumuzu değil,dibi karanlık bir kuyunun içine düştüğümüzü gösteriyordu. …İşte o koyu karanlık günlerde,aslında ne olduğumu ve neyin içinde olduğumu anlamaya çalıştığım o günlerde, yazar Yaşar Kemal’in ÇGD’nin verdiği onur ödülü törenine gönderdiği ve orada okunan yazı kendime gelmemi sağladı. Bu yazı,aslında beni kim olduğumu, neyle karşı karşıya kaldığımı,korkularımı, korkularımla nasıl baş edeceğimi, ve bu karanlığın içinden onurumla nasıl çıkacağımı anlatıyordu. Düştüğüm koyu karanlık ve soğuk kuyunun içinde bana umut veren küçük bir işaret parçasıydı.Kaç kez uyumadan önce yatağımda o yazıyı okudum.
Sayfa 238Kitabı okudu
17 Ocak 1902’de Selanik’te dünyaya gelen Nazım Hikmet, 3 Haziran 1963’te Moskova’da, memleketine hasret hayata gözlerini yumduğunda 61 yaşındaydı. Son Paris yolculuğundan sonra, ölüm korkusu sarmalına girdiği kış gecelerinin birinde Nazım, ülkesinin özlemiyle ilgili bir vasiyette bulunmuştu Vera’ya. Bakın ne demişti o
Sayfa 304Kitabı okudu
38 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.