Bitmemiş İnşa: Postmodernizm

Kolektif

Bitmemiş İnşa: Postmodernizm Sözleri ve Alıntıları

Bitmemiş İnşa: Postmodernizm sözleri ve alıntılarını, Bitmemiş İnşa: Postmodernizm kitap alıntılarını, Bitmemiş İnşa: Postmodernizm en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnternete ve televizyona maruz kalmak, edebiyatı içerik olarak değiştirmekten ziyade satış odaklı değiştiriyor. Sosyal medyada paylaşamayacağımız bir kitap ya da karakter kısıtlamasına takılan bir cümle beğenilmiyor. Gerçekliğimiz internet üzerinden belirlendiği için kurmacalar da popülist bir eğilimle internet çağına hitap etmek istiyor. Uzun olan eser iyidir demiyorum ama neden günümüzde uzun eser yazılmıyor? Moby Dick okuyan var mı aranızda? Rus klasiklerinin de okunduğunu düşünmüyorum. Öyle olsa kapitalist pazarlama klasiklerin fiyatlarını bu kadar düşük tutar mıydı? Bir de Oğuz Atay kalınlığı var ki gerçekten ilginç. Ömründe yirmi beş otuz kitap okumuş birisinin okuduğu kitaplar arasında Tutunamayanlar’ın olması pek de sağlıklı durmuyor. Yakın zamanda, Norveçli bir yazarın hayatını ciltlerce anlattığı bir kitap var aslında fakat o da otobiyografik bir çalışma ve çağa uygun olarak sansasyonel ve ben-merkezci. Bu açıdan baktığımızda öykünün yükselişi tüketimle alakalı bir durum gibi görünüyor. Gerçekten edebi değeri olduğu için değil de hızlı tüketilebilir olduğu için yükseliyor.
Hipergerçeklik denince “entel safsatası” deyip geçmemek lazım. Şu an çevremizde olup biten, kameralarla kayıt altına alınan çoğu şeyin gerçekliğine içten içe inan(a)mıyoruz. İkiz Kule saldırısında da buna benzer bir his var. Olayı kameralardan da izlememize rağmen, bir sürü komplo teorisi ortaya atılıyor. Teknoloji bizi hakikate götürmektense daha da uzaklaştırıyor. Sosyal medyada gördüğümüz bir haber tam tersi çıkabiliyor. Bu sadece çarpıtma olayı değil. Ya da savaş haberleri izlemekten, okumaktan dolayı bir kanıksama oluşuyor. “Tüh, yazık.” falan diyoruz ama bir alışmışlık söz konusu. Bu işin ilk katmanı. Evet, belki duyarsızlaşıyoruz ya da hissizleşiyoruz ama biraz daha derin düşünecek olursak bunun gerçekle kurduğumuz bağın gevşekliğinden olduğunu görürüz. Yani bizi hissizleştiren sadece haberlere çok fazla maruz kalmak değil. O haberlerin gerçekliğiyle, hakikatiyle ilgili belki de bizim bile fark etmediğimiz bir inanmazlık durumu söz konusu.
Reklam
Kenan Çağan’a göre bakmak, bir seçme edimidir. Dokunabileceğimiz her şey kendisiyle ilişki kurabileceğimiz anlamına gelmektedir. İlişki kurduğumuz her şey de benliğimize katkıda bulunurken bir yandan da şekillendirmeye çalışmaktadır. Dijitale dokunmak, onunla ilişki kurmak yaşadığımız hikâyemizin seyrini değiştirerek kimliğimizi etkiler. Sosyal
Gittikçe çeşitlenen deneyimler resim yapma duygusunu dijitale çevirirken, kâğıdı kalemi kullanarak geleneksel yöntemlerle yapılıyorlar. Dijitalin etkisinden kurtulmak isteyerek nostaljik bir hava ile yapılan üç saatlik workshoplarla bu sanat deneyimi duvarınıza asabileceğiniz basit çizgilere sahip bir resminiz olmasını sağlamaktadır. Sanatın uzun süreler emek verilerek edinildiği hazzını üç saate sığdırarak orta-üst gelir seviyesine sahip sosyal canlının boş vakti için bir etkinlik üretiliyor. Hem sanattan bir parça tadıp hem de uzun mesailer harcamadan o hazzı paranız karşılığında yaşayabilme düşüncesi, şimdilerde seyretmeye dahi dayanamadığımız üç dakikadan fazla olan Videoların temelini de atmış oluyor. Bu geçici sanatçı olabilme hissinden sonra, Instagram’da yaptıkları resimleri paylaşarak dünyaya açılan bir sanatçı olabiliyorsunuz. Böylece Gombrich’in “sanat” diye bir şeyin olmadığı yalnızca sanatçıların olduğu yolundaki sözüne “dijital müze sanatçıları” diyerek eklemede bulunabiliriz. Postmodernizm tüm bu çerçeve ve süreçte düzene karşı çıkan, kabullenişlerin hepsini yeniden sorgulamayı savunan, gerçeği değil nasıl bir gerçeğin olduğunu yorumlayan bir tepki olarak karşımıza çıktı. Bu karmaşanın içinde tek bir doğtuyu savunmayan, gelenekseli reddeden göreceli yorumlar oluşturmayı başaran bir düşünce olması resmi herkesin ulaşabileceği bir sanata dönüştürdü.
İnsanoğlu hangi sistemde bir gaye olmak yerine artık bir vasıta haline gelirse orada bir alet olarak kullanılır, nihayetinde kırılır ve sisteme hizmet etmekten kesilir. Ancak düzene ruh veren insansa o zaman asıl olgu, zarar görmeden yoluna devam edebilir.
Öyleyse tüm değerlerin yerini, kapitalist bir zihniyetin "çıkar" arayışlarına bıraktığı, tam anlamıyla bir şuursuzlaştırma süreci olarak görülebilecek postmodernizm belki de kendini Orta Çağ evresine taşıyacaktır.
Reklam
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.