Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Boğaziçi'nde Tarih

Samiha Ayverdi

En Beğenilen Boğaziçi'nde Tarih Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Boğaziçi'nde Tarih sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Boğaziçi'nde Tarih kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hey gidi insanoğlu... Birkaç günlük ikbâl için bu hi- yanetler bu cinayetler değer mi?
Biz, bir târih, bir an'ane, bir görüş, bir nizam, bir üslûp, bir medeniyet kaybettik. Ammâ dirilişe inanıyoruz. Hâlk-ı cedid nüktesi ayan olacak ve ademin bağrından yeni bir hayat, yeni bir çehre ile baş kaldıracaktır.
Reklam
- " (...) Biz, bir târih, bir an'ane, bir görüş, bir nizam, bir üslûp, bir medeniyet kaybettik..."
Kubbealtı Neşriyatı
lkinci Sultan Mahmud zamanında İngilizler padişaha buharlı bir gemi hediye etmişlerdi. Tair-i Bahri ismi verilen bu tekneye tayin edilen süvari kaptanlık vazifesini kabul etmemiş: "Ben arabacı değilim, gemiciyim. Böyle makine ile yürüyen gemiye süvari olamam!" deyip istifa etmişti.
Bizans imparatorlarının nazarları, hiçbir zaman şehrin surlarını delip Boğaziçi'ne işleyememiştir.
Firdevsi ve Homeros milletlerinin geçmişinden kalan bakiye ve tortuyu, zaman harmanından destan rüzgarıyla savura toplaya, İran'a ve Yunan'a kıyametlik bir ömür sağladılar. Bir bakıma destan devri geçmiş olabilir. Ama ölüm-kalım anlarında kütlelere can bağışlayan iman devri, kıyamete kadar insan oğlunun salınıp gezeceği bir meydan olarak sahibini beklemektedir.
Reklam
"Eski ve eskilik damgası taşıyan her şey ölmeye mahkûmdur."
Günümüz İslam cemaatinin büyük bir kısmında klasik çağlarımızın haşmetli günlerini bulamamaktan ileri gelen bir zamâne husumeti vardır. Zamanın aktüalitesine girmektense "zamana doğmak"tansa kendi muhayyel dünyalarında kalmayı tercih ediyor Müslümanlar. Eski ve eskilik damgası taşıyan her şey ölmeye mahkûmdur. Ya ölmüş ya ölecektir. Ölen de dirilemeyeceğine göre bu dağılıp çürüyen bünyeyi yeni bir kalıbın içine dökmek, bir yeni nizamla yeni baştan inşa etmek gerek. Tıpkı durmaksızın kendi kendini yenileyen tabiat gibi bir yeniden doğuşu beklemek ve hazırlamak lâzım.
VAKIFLAR Gerçek olan şu ki cemiyet, parası olup da vakfı olmayanı hor görüp küçümseyecek bir kanâata vâsıl olmuş bulunduğundan hayır ve yardım geleneği kütlenin iliğine kemiğine işlemiş ve sosyal tabiat hâlini almış bulunuyordu. Bu müesseseler arasında, irfâna susamış mürüvvetli ellerin tesis ettiği kütüphâneler, medreseler, sıbyan mektepleri, dârülhadis, dârülkurrâ, dârülmesnevî gibi kültür ocakları, sivil ve askerî mîmârî olarak evler, konaklar, saraylar, kasırlar, kışlalar, tophâneler, sahilsaraylar, bahçeler, iktisâdî müesseseler olarak çarşılar, bedestenler, arastalar, hanlar, kapanlar, dükkanlar, loncalar, darphâneler, dinî müesseseler olarak câmiler, mescitler, tekkeler, namazgâhlar, sosyal müesseseler olarak dârüşşifâlar, hastaneler, dârülacezeler, kõr evleri, cüzzamlılar yurdu, imâretler, aşhaneler, fodlahâneler, çocuk emzirme yurtları, spor tesisleri olarak pehlivan ve kemankeş tekkeleri, ok meydanları, spor âbideleri, zorhâneler, su mîmârîsi olarak çeşmeler, sebiller, şadırvanlar, su terazileri, su yolları, kemerler, bentler, hamamlar, kaplıcalar zikredilebilir. Nihayet, hayvan bakımhâneleri, kuş evleri, kedi, köpek gibi ehlî hayvan hastahâneleri de vakıf ve tesis an'anesi içinde yer almış müesseselerdendi. Hatıra gelen ve gelmeyen bu çeşit hayır ve yardım tesisleri arasında, eşya ve nakit de geniş bir kol teşkil etmiştir. Zengin veya orta halliden aşağı olanlara dahi bir câmiye, bir mektebe vakfedeceği şal, şamdan, kandil veya Kur'an gibi dişten tırnaktan arttırılmış veya sandıktan sepetten çıkarılmış eşya bağış zevkini tattırırdı. Boğaziçinde Tarih Sâmihâ Ayverdi Sayfa 32 - 33
49 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.