Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bozkurt Gönderileri

Bozkurt kitaplarını, Bozkurt sözleri ve alıntılarını, Bozkurt yazarlarını, Bozkurt yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mustafa Kemal, Enver’le sürekli temas halindeydi. Enver’den bir yaş bü­yüktü; ama rütbe olarak onun astıydı. iki adam bir türlü geçinemiyorlardı. Devamlı olarak kavgalıydılar. Her ikisinin damarlarında da kavgacı Arnavut kanı dolaşıyordu. ikisi de gururlu, alıngan ve irade gücüne sahip kişilerdi. ikisinin de muhalefete ya da eleştiri­ye
Enver daima çok büyük projeler, son derece geniş ihtiraslardan esin alı­yordu. Büyük düşünceler onu adeta büyülüyor, kendine çekiyordu.
Reklam
Enver, ilgi odağı konumundaydı, İstanbul’daki Padişah ve tüm Müslü­manların halifesinin temsilcisi olarak gelmişti. Sünusi Şeyhi, onu ‘birader’ olarak çağırıyor ve savaşçılarını yolluyordu. Uzak bölgelerdeki Tuaregler ve Fessaniler bile gönüllülerini göndermekteydiler.
Mısır, Türk egemenlik alanı içinde bulu­nan bir ülkeydi; ingilizlerin burada hiçbir hakkı olmadığı halde, sınırı kapata­rak Türk subaylarının ve birliklerinin Türk topraklarında yaşayan Türklerin yar­dımına koşmasını engellemek küstahlığını gösterebilmeleri tam bir rezaletti. Ancak, yapılabilecek hiçbir şey yoktu. Devam etmek zorundaydılar. Üç
Gelecek onun güçlü avuçları içinde uzanmaktadır. Eğer bu eller gevşer , titrer ve başaramazsa, her şeyi mahvedecek kadar güçlü olsa da, eğer inşa edemezse, o zaman Türkiye ölecektir.
Sayfa 215Kitabı okudu
Türk milleti,yemin ederim ki, milletimizin manevi gücü bütün dünyanınkinden üstündür...
Sayfa 215Kitabı okudu
Reklam
O, steplerde yaşayan Tatarların bir geri dönüşü, bir anakronizm, ilkel ve vahşi güce sahip biri, dünyaya gelmesi gerektiği çağdan çok geç doğmuş bir liderdi.
Sayfa 214Kitabı okudu
Hiçbiri diğerini geriletememiş olan Avustralyalılar ve Türkler, siper kaz­maya başladılar. Avustralyalılar ilerlemeyi başarıncaya değin, o zamana kadar ele geçirdiklerini tutmakta karalıydılar. Türkler ise düşmanı durdurmakta en az onlar kadar kararlıydılar. Bundan sonraki birkaç hafta siper savaşının yol açtığı büyük sıkıntılar ve gerginliklerle
Elinin altında yalnızca küçük ölçekli bir harita vardı. Üzerinde Arıburnu bile gösterilmemişti. Bir elinde bu harita, diğerinde bir pergel ve kendisine kı­lavuzluk eden bir askerin eşliğinde, iki yüz adamıyla tepeye koştu. Zemin ça­murluydu, bodur çalılarla kaplıydı ve derin dere yataklarıyla yarılmıştı. Adamları ona ayak uyduramıyorlardı. Tepeye
Napolyon’un “Vitesse, vitesse, toujours vitesse” (Sürat, sürat, daima sürat) şeklindeki düsturu onun her zaman kullanmaktan hoşlandığı bir deyiş olmuştu.
Reklam
Enver, İstanbul’da değildi. Ruslara karşı savaşacak bir orduyu yönetmek üzere Kafkaslara gitmişti. Yerine vekâleten Topal Hakkı Paşa6 bakıyordu. En­ver’in özel çekişmeleri, onu hiçbir şekilde ilgilendirmiyordu. En iyi subayla­ra, hem de hemen ihtiyacı vardı. ingilizler iki kez savaş gemileriyle Boğaz­lardan geçmeye çalışmışlardı. Alınan tüm
Bu arada ağır ağır akan zamanla birlikte Dünya Savaşı da yaklaşıyordu. Sırbistan sınırında Arşidük öldürüldü. Bütün büyük uluslar savaşa girmişti. Bulgaristan tarafsız kaldı ve Sofya bir çöl gibi ıssızlaştı. Mustafa Kemal, Sofya’da kendi kendini yemekteydi. Pek çok Türk gibi o da Türkiye’nin hangi tarafın kazanacağını görene dek bekleyip daha sonra ka­rar vermek üzere tarafsız kalmasının en akılcı tutum olacağını düşünüyordu. Fakat karar verilmiş ve Türkiye savaşa girmişti. Bütün diğer subaylar gibi Mustafa Kemal de savaşın birkaç hafta içinde biteceği kanısındaydı. Bu hafta­lar da akıp geçmekteydi. Sabırsızlıktan deliye dönmüştü. Yıllardır bu işin eği­timini aldığı ve çalıştığı halde fırsatlar elinden kayıp gitmekteydi. Enver’e telg­raf çekip bir kumandanlık istediyse de nazik fakat kesin bir dille kendisine ih­tiyaç duyulduğu yerde, Sofya’da kalması gerektiği emrini aldı. Yine telgraf çekti, ancak, bu kez yanıt alamadı. Arkadaşlarına gönderdiği mektup ve me­sajlardan da hiçbir sonuç çıkmıyordu; Fethi de ona yardım edemiyordu. Haftalar aylara dönüştü. 1915 Şubatı’na gelinmişti bile. Mustafa Kemal, olayların dışında kalmaktansa izinsiz olarak Sofya’dan ayrılıp savaş içinde görev almaya karar verdi. İstanbul’dan onu göreve çağıran emir geldiğinde, eşyalarını toplamıştı ve yol planlarını hazırlamaktaydı.
Alıngan ve duyarlı biri olan Mustafa Kemal eskisinden de kibirli davran­maya, onlardan uzak durmaya başladı. Kendisini tüm kalbiyi sevmediği halde arzusundan yararlanarak ona eziyet ve işkence eden, ona dudak büken ve onu kendi kahramanı olarak kabul etmeyecek olan bu sosyete hanımları­nın nezaket kurallarından ve gevezeliklerinden nefret etmeye başladı. Mustafa Kemal özellikle hürmetkâr davranan ve başkentin hafifmeşrep kadınlarıyla ilişkilerinde çok daha rahattı. Bunlarla birlikte kahvelerde ve evlerde içiyor, sabahlara kadar süren cümbüşler yapıyordu. Karşısına oturacak herhangi biriyle saatler boyunca oyun oynuyor, zar atıyordu. Bütün kötü alışkanlıkları üst üste yığ­mış, boğazına kadar bunlara batmıştı. Sefahatin her türlüsünü deniyordu. Bunların bedelini ilişkiyle bulaşan bir hastalığa yakalanarak ve sağlığını bo­zarak ödedi. Bütün bunlara tepki olarak tüm kadınlara karşı inancını kaybetti ve şimdilik kaydıyla kendi bağlı kaldı.
Mustafa Kemalin Miti Kovacevaya herhangi bir ilgisi yoktu
Kısa bir süre için, ipek gibi yumuşak saçlı bir genç kıza, General Kovatçev’in kızına âşık olur gibi oldu; ama kız ona hiç yüz vermedi.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.