Siperpunk seviyorum, ütopik dünyaları seviyorum, tamamen kendine has etkileri ve malzemesi olan kitapları seviyorum. Değiştirilmiş Karbon da böyle bir kitaptı diyebilirim. Kendine ait bir dünyası var ve kurgusu çok güzeldi. Yeni bir dünya yaratmak, insanlarıyla, kültürüyle, düşünce ve hareketlerle bunu yapabilmek zor ve okuması çok hoş; hele de bunlar bizim geleceğimize dair düşünceler olunca ayrı bir meraklı oluyor insan. Dediğim gibi Değiştirilmiş Karbon da kısmen böyleydi. Zihinen ölmediğimiz, bedensel ölümün olduğu- ki bu da engellenebiliyor- bir makineler dünyası...
Gayet enteresan evet, fakat kurgunun bu kadar güzel olmasına rağmen olaylar biraz klişe kalmış. Yani, kitabın verdiği çok da bir felsefi mesaj yok ya da ruhen sizi çöküşe uğratmıyor ve bunlar olmayınca elde tek kalan şey sağlam bir olay örgüsü oluyor. Böyle güzel kurgusu olan gelecek ütopyası polisiyeye dahil edilince de ne bileyim fazla klişeye kaçılmış. Yani bir yerden sonra kitap bitmemek için direniyor. Tabi ki böyle bir gelecek üzerine düşünülebilecek bir çok şey çıkıyor ortaya, ama bu olay örgüsü ile olmamış bence.
Bunun dışında, yazarın betimlemelerini ve hayal gücünü çok sevdim, dizisini de izlemeyi düşünüyorum bu arada biraz daha farklıymış sanırım kitaptan. Velhasıl kelam, vakit varsa siberpunk severler okuyabilir efendim, iyi okumalar.