Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Edebiyat ve Sanat Yazıları

Marcel Proust

Öne Çıkan Edebiyat ve Sanat Yazıları Gönderileri

Öne Çıkan Edebiyat ve Sanat Yazıları kitaplarını, öne çıkan Edebiyat ve Sanat Yazıları sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Edebiyat ve Sanat Yazıları yazarlarını, öne çıkan Edebiyat ve Sanat Yazıları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
MARCEL PROUST OKUMA REHBERİ
Marcel Proust
Marcel Proust
okumaya çok çekiniyorum... Kayıp Zamanın İzinde serisi beni çok zorlayacakmış gibi geliyor, bir türlü başlayamıyorum... Marcel Proust okursam hiçbir şey anlamayacağımı düşünüyorum... gibi cümlelere nokta koymanın vakti geldi artık! Eğer bu tür sorular aklınızı kurcalıyor ve bir türlü Proust okumaya başlayamıyorsanız bu yazı tam size
"Bizi aynı anda hem daha şüpheci, hem kandırılması kolay kılmak (...) Aşka mahsustur.
Sayfa 31 - YkyKitabı okudu
Reklam
Şair için kelimeler salt birer işaret değildir. Kuşkusuz en başta sembolistlerin de teslim edeceği gibi, her kelime şekil ya da ahenginde, kökeninin cazibesinden ya da geçmişinin asaletinden birtakım izler taşır ve bu izler imgelemimiz ve duyarlılığımız üzerinde en az mutlak anlam kadar büyük bir çağrışım gücüne sahiptir. İşte anadilimizle duyarlılığımız arasındaki bu köklü ve esrarengiz yakınlıklar sayesinde anadilimiz yabancı diller gibi uzlaşımsal bir dil değil, şairin benzersiz bir tatlılıkla uyandırabileceği, içimizde gizli bir müziktir, adeta. Şair bir kelimeyi eski anlamıyla ele alarak onu gençleştirir, bağlantısız iki imge arasında unutulmuş harmonileri canlandırır, doğduğumuz toprakların rahiyalarını her hazla solumamızı sağlar.
Sayfa 15 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Roman Yazarının Gücü
Roman yazarı karşısında hepimiz imparatorun karşısındaki köleler gibiyizdir: Tek bir kelimeyle bizi azat edebilir. Onun sayesinde eski toplumsal konumumuzdan sıyrılıp generalin, dokumacının, şarkıcının, taşra soylusunun konumunu, köy hayatını, kumarı, avı, nefreti, aşkı, ordugâh hayatını tanırız. Onun sayesinde Napoléon, Savonarola, bir köylü, daha da önemlisi –asla tanışmayabileceğimiz bir hayatı yaşayarak– kendimiz oluruz. O yığınları, yalnızlığı, yaşlı kilise adamını, heykeltraşı, çocuğu, atı, ruhumuzu dillendirir. Onun sayesinde sırayla bütün canlıların kılığına giren gerçek Proteus oluruz. Art arda bütün bu kılıkları değiştirirken, müthiş bir güç ve çeviklik kazanmış ruhumuz için hepsinin bir oyundan, acıklı ama hoş, ama gerçeklikten yoksun bir maskeden ibaret olduğunu hissederiz. Talihsizliğimizin ya da talihimizin baskısından bir anlığına kurtuluruz; onunla ve başkalarının talihiyle oynarız. İşte bu yüzden de, güzel bir romanın son satırını okuduğumuzda, hüzünlü bir roman da olsa, büyük bir mutlulukla dolarız.
Sayfa 19 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Çocuklar gibi dünyanın benim arzularıma göre değişeceğini zannetmemi engelleyen zorunluluk duygusu, evrenin ve düşüncenin tabi olduğu yasaların sabit olduğu bilinci, sanat kuralları ansızın değiştiğinde şaheserlerin de asırlar boyunca hiç olmadıkları şekilde neredeyse tamamen anlaşılmaz olacağına inanmamı da engelliyor.
Şairlerin bedenini şeffaflaştırıp ruhlarını görmemizi sağlayan şey, gözleri ya da hayatlarındaki olaylar değil, kitaplarıdır; çünkü içgüdüsel bir arzuyla varlığını sürdürmek isteyen şey, şair geçerliliğini kaybettikten sonra varlığını devam ettirmek üzere ruhundan sıyrılmış olan şey, kitaplarındadır.
Reklam
Roman yazarı karşısında hepimiz imparatorun karşısındaki köleler gibiyizdir: Tek bir kelimeyle bizi azat edebilir. Onun sayesinde eski toplumsal konumumuzdan sıyrılıp generalin, dokumacının, şarkıcının, taşra soylusunun konumunu, köy hayatını, kumarı, avı, nefreti, aşkı, ordugâh hayatını tanırız.
Başkalarının sıradanlığının suretiyle kendi sıkıntınızın yansımasından başka şey görmediğiniz odalarda Chardin bir ışık gibi nüfuz edip her şeye bir renk kazandırır, ölü ya da canlı doğanın bütün varlıklarını ve bakışların karşısında ışıldayan, zihnin karşısında kararan manasını gömüldükleri ebedi karanlıktan çıkarır.
Dostoyevski tutukluluk hayatının en korkunç zorlukları arasında dört yıl boyunca yalnız kalamamış olmayı da sayar. Oysa, insan etrafında her an birileri olsa bile kendini tecrit edebilir, soyutlayabilir. Bu herkes için mümkündür, herkesten çok Dostoyevski için mümkün olması gerekirmiş gibi geliyor insana; olağanüstü imgelem gücüyle çevresindeki her şeyi bertaraf etmeyi gayet iyi biliyordu, mutlaka. Ne olursa olsun, hiç değilse dışımızda kalan, zihnin çalışmasını aksatsa da engelleyemeyen insanların varlığına kıyasla kendimizden uzaklaştırması daha zor varlıklar mevcuttur. Bunlar içsel varlıklardır. İçinde bir hastalığı barındıran, aynı şekilde dört yıl (çoğu kez daha uzun süre) boyunca korkunç acılar çeken, hiç düşmeyen bir ateşin yarattığı sersemletici rahatsızlığı sürekli yaşayan, ancak büyük bir çaba göstererek yatakta doğrulabilecek hale gelen bir adamın, hastalığının sıkıntısını her an çeken bir adamın yalnız kalması, diğer tutukluların arasındaki Dostoyevski’nin yalnız kalmasından çok daha zordur; zaten Dostoyevski öteki tutuklularla, onlar da Dostoyevski’yle ilgilenmiyordu. Oysa, ateş ve hastalık insanı kendileriyle ilgilenmeye mecbur eder. Büyük ihtimalle kürek cezası Dostoyevski için bir şans olmuş, içsel hayatının kapılarını ona açmıştı. İlginçtir, o andan itibaren yazışmaları Balzac’ınkilere benzer: Mektuplarda borç para ister, şan şöhret umuduna istinaden yüz katıyla geri ödeyeceğini vaat eder. “
Budala
Budala
güzel bir kitap olacak” der, –tıpkı
Vadideki Zambak
Vadideki Zambak
gibi– çünkü, içinde yeni bir adamın uyanmakta olduğunu hisseder.
Sayfa 75 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Balzac büyüklük uyandırmayı başarır, Tolstoy'da her şey doğal olarak daha büyüktür...
Reklam
Roman yazarı karşısında hepimiz imparatorun karşısındaki köleler gibiyizdir.
Sayfa 21 - YkyKitabı okudu
Geçenlerde Tolstoy'un ölmesinden korkmuştuk; bu felaketi yaşamadık, ama dünya onun kadar önemli bir başkasını kaybetti: Ruskin öldü. Nietzsche delirdi, Tolstoy ve Ibsen yazarlık hayatlarının sonuna gelmiş gibi görünüyor; Avrupa büyük "ruhsal danışman"larını birbiri ardına kaybetmekte.
Sayfa 103Kitabı okudu
Ay ışığı herkesin üzerinde yumuşacık ışıldamasına rağmen doğa sadece görüp işitebilenler için asırlardır, tek bir neolojizme yer vermeden mehtapta karanlığı kullanarak ışık yaratmakta, sessizliği flüt gibi çalmaktadır.
Hayatta bir kez sevmiş olanlar, aşk adı verilen kolay bağlılıkların gerçek aşktan ne kadar daha değersiz olduğunu bilirler.
Sayfa 117Kitabı okudu
Tıpkı bazı mutluluklar gibi bazı felaketler de fazlasıyla gecikirler ve bir süre önce gelseler içimizde ulaşacakları boyuta ulaşmazlar .
Sayfa 35 - YkyKitabı okudu
332 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.