Çoğu insan gibi benim de kurgu sanarak aldığım Her Melek Korkunçtur, aslında otobiyografik bir roman. Bunu öğrenince üzülmedim diyemem, hatta baya bir hayal kırıklığına uğradım çünkü başka insanların hayatını okumanın ilgimi çekmeyeceğini düşünürdüm.
Büyük önyargı. Büyük yanlış.
Otobiyografileri/biyografileri hep duvar suratlı, ciddi ve takım elbiseli kitaplar olarak hayal etmişimdir. Susanna Tamaro'nun bu düşüncemi yıkmakta zorlandığını sanmıyorum. İlk sayfaların satırlarında kaybolmuşken bile nasıl olur da otobiyografiler bu kadar akıcı olur ve öykü havası verir diye düşünüyordum.
Susanna Tamaro'nun yoğun duyguları ama bir o kadar da dağınık cümleleri... Üzerinde günler harcanmış gibi özgün dili ama aynı zamanda tek bir kalemle yazılmış gibi paragrafları... Tek kelimeyle muazzam.
Tamaro düşüncenin aktarımını o kadar güzel yapmış ki, vermek istediği duyguyu bütün hatlarıyla kalbinizde hissediyorsunuz. Hani kitabı yaşamak diye bir kavram vardır ya, tam anlamıyla kitabı yaşıyorsunuz.
Herkesi içine çekmeyecek bir kitap olabilir ama herkes okumayı denemeli... En azından ilk birkaç sayfasının tadına bakmalı. Beğenenler mutlaka ama mutlaka çıkacaktır.