Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hint Felsefesi Tarihi

Mysore Hiriyanna

Hint Felsefesi Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Hint Felsefesi Tarihi sözleri ve alıntılarını, Hint Felsefesi Tarihi kitap alıntılarını, Hint Felsefesi Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Buda şöyle der: "Budist olmayan bile, dört unsurdan -toprak, su, ateş ve hava- oluşan bedeninin öz olmadığını kabul eder, ancak o kendi özünü, 'zihin' olarak isimlendirilende görür. Fakat bu bir takıntıdan başka bir şey değildir. Bedeni benlik olarak isimlendirmek daha az hatalı olur, çünkü o, yüzyıl yaşayabilir; öte yandan zihin, ormanda
Sayfa 118 - +119,120 pdf
Yaratılış şarkısı
O zaman hiçbir şey yoktu, ne hava ne gök ötede. Her şeyi kuşatan neydi? Her şey nerede uyumakta? Derin sularda? O zaman ne ölüm ne de ölümsüzlük vardı, ne gece ne de gündüzün değişimi? Sakince nefes alan, kendi kendinde var olan; ötesinde hiçbir şey bulunmayan. Karanlıkta gizlenmiş karanlık var oldu önce -bir deniz, uzaklarda kaybolan. Bir, gizli bir aşkla gelişen bir kaosta sarmalanmış bir boşluk, Onda ilk olarak arzu var oldu, zihnin ilk tohumu, Bilgelerin bulmayı araştırdıkları gibi, hiçlik varlığa ilişiktir. Karanlık ve aziz boşluk boyunca yayılan, parlayan ışık- Nefes miydi? Yoksa yukarıda olan yüce mi? Hangi ozan cevaplayabilir bunu? Burada bereketlendirici güçler bulundu ve mücadele eden muazzam güçler- Kendi ekmeğini kendisi kazanan toprak aşağıda ve enerji yukarıda. Kim bilir, kim söyleyebilir, bu muazzam varlığın nereden yükseldiğini? O zaman tanrılar doğmamıştı- o zaman kim bu hakikati açıklayabilir? Bu dünya nereden kaynaklandı ve ilahi bir elle şekillendirildi mi şekillendirilmedi mi? Yalnızca gökteki onun Rabbi söyleyebilir, yalnızca o gösterebilir.
Sayfa 28 - pdf
Reklam
Karanlıkta yılan sandığın, aydınlıkta bir ip; korkun da kaygın da bir vehim.
Advaita Vedanta
Siddhârta a.k.a. Buda
İsmi, Siddhartadır ve kadim Gotama ya da Gautama ailesine mensuptur. "Aydınlanmış" anlamına gelen Buda ismi, elde etmede başarılı olduğu ve hayat rüyasından gerçek bir anlama uyandığı aydınlanmanın bir işareti olarak kendisine daha sonra verildi. Hayatı hakkındaki ayrıntılar çok iyi bilindiğinden onlar burada yeniden
Sayfa 113 - pdf
Kadim Hintli, hakikatin keşfiyle yetinmedi, onu kendi tecrübesinde gerçekleştirmeye de çabaladı. İsimlendirildiği şekliyle, mokşa ya da kurtuluşa ulaşmak için enerji dolu bir çabayla tattva-jnana'yı takip etti. Mokşa, bu yüzden yalnızca entelektüel bir kanaat değil, ona göre felsefenin gerçek hedefidir de. Max Müller'in ifadesiyle, felsefe Hindistan' da "bilgi adına değil, insanın bu hayatta ulaşmaya çalışabileceği en yüksek hedef için tavsiye edilir. " Mokşa anlayışı, sistemden sisteme göre değişir; ancak, bütün sistemlere göre, felsefi kültürün zirvesine işaret eder. Bir başka ifadeyle Hint felsefesi, mantığın ötesini hedefler. Bu görüşün hususiyeti, Hindistan'da felsefenin Batı' da olduğu gibi şüphe ya da meraktan değil hayattaki mevcut ahlaki ve fiziki kötülükten kaynaklanan pratik bir ihtiyacın zorlaması altında doğmuş olmasıdır. Mesele, kadim Hintlilerin çoğunu rahatsız eden bu kötülüğün nasıl kaldırılacağıdır ve mokşa, bütün sistemlerde şu ya da bu.anlamda bu kötülüğün üstesinden gelindiği bir durumu temsil eder.
Sayfa 5 - pdf
(3) Istırabı Kaldıracak Yol. İnsanı arzulanan hedefe götüren kendi kendine disipline etme-eğitme yolu, sekiz katlıdır: Doğru inanç, doğru karar, doğru konuşma, doğru eylem, doğru yaşam, doğru çaba, doğru düşünce, doğru yoğunlaşma. Burada, aynı zamanda Budistik çalışmalarda da bulunan ve daha ayrıntılı bir şemanın özünden oluşan daha basit bir şemaya gönderme yapmak yeterli olacaktır. Bu şemaya göre, pracna ya da dörtlü hakikat hakkında doğru bilgi, bütün disiplinin temelidir. Ancak eğer o, özgürlük anlamıyla sonuçlanacaksa, ne kadar güçlü olursa olsun, saf entelektüel kanaatten daha fazlası olmalıdır. Bizim tecrübemize dönüştürülen bilgi olabilir ve pracna, daha tam olarak bu sezgisel tecrübe anlamına gelir. Buda, dinleyicilerinin görüşlerini kendisinden ödünç almalarını, fakat onları kendilerinin haline getirmelerini vurgular. Sık sık, yalnızca bizatihi doğru olduğunu anladığımız şeyleri kabul etmemiz gerektiğini ilan eder. "O zaman, keşişler, tam olarak söylediğiniz, yalnızca sizin kendinizin kabul ettiği şeydir, sizin kendinizin anladığı şey, sizin kendinizin anladığı şeydir; böyle değil midir?" "Aynen öyledir, Efendi." Bir başka ifadeyle, her insan kendi kurtuluşunu kazanır. Bu, öz güven vasıtasıyla kurtuluştur, Tanrı'nın inayetiyle ya da dıştan herhangi bir otoritenin yol göstermesiyle gerçekleşen bir kurtuluş değildir. Hatta guru bile, yalnızca yol gösterebilir.
Sayfa 127 - pdf
Reklam
Kadim Hint'te din ve felsefi denilen düşünce tarzının hareket noktaları ve ulaşmaya çalıştıkları hedef açısından hiçbir fark yoktur. Her ikisi de, insanların bu dünyada yaptıkları eylemlerin hem yaşarken hem de ölümden sonraki hayatlarında hem de yeniden gelecekleri bu dünya hayatında içine doğacakları toplumsal katman da dahil her türlü özelliğini belirleyen ve acımasız bir şekilde işleyen ahlaki bir yasa olarak kabul edilen karma anlayışını bir veri olarak kabul eder ve ondan kurtulmayı (mokşa, nirvana vs.) hedefler. Bu yüzden de Hindistan'da felsefenin kökeni, "felsefenin merak ve hayretten doğduğu" kabul edilen Batı'dan farklıdır. Burada insanın acısını bizatihi hissettiği, sıkıntısını yaşadığı bir durumdan, karmanın hakimiyetinden kurtulmayı hedefleyen bir çaba olması bakımından yalnızca bir merak duygusundan kaynaklanmış bir çaba olmayıp varoluşsal bir niteliğe sahiptir. Yine başka yerde düşünce ve hayat arasında bir birlikteliğin bulunması zorunlu değilken Hint felsefesinde düşünceyle hayat tarzının aynileştirilmesi, ideal olan değil olması gereken şeydir.
sayfa XI
Buda, daha önce Upanişadlarda keşfettiğimiz eğilimleri mantıksal sonuçlarına taşımıştır. Bu yüzden erken dönem Upanişadların bütün gidişatı, kişisel bir Tanrı'ya inanca karşıdır; Buda, bu anlayışı bütünüyle bertaraf eder, ortadan kaldırır. Aynı şekilde onlardaki birçok ifadeye göre, benlik olumsuz biçimde, bütün sıfatlardan yoksun olarak, tasavvur edilir; Buda, benlik anlayışını bütünüyle ortadan kaldırır. Keza, ikisi arasında başka benzerlik noktaları da vardır, fakat Budizm'de bulunan karma doktrini onun Upanişad düşüncesiyle ilişkisinin en açık kanıtı olarak hizmet görür. Yeni uygulamasında çoğu dönüşmüş olsa da, bu inanç Buda'nın öğretisinde bir yer bulur ve onun Upanişadların doktrininde daha önce önemli bir unsur olarak ortaya çıktığını biliyoruz.
Sayfa 115 - pdf
giriş
Max Müller'in ifadesiyle, *felsefe Hindistan'da "bilgi adına değil, insanın bu hayatta ulaşmaya çalışabileceği en yüksek hedef için tavsiye edilir.". * Mokşa anlayışı, isitemden sisteme göre değişir ; ancak, bütün sistemlere göre, felsefi kültürün zirvesine işaret eder. Bir başka ifadeyle Hint felsefesi, mantığın ötesini hedefler. Bu görüşün hususiyeti, *Hindistan'da felsefenin Batı'da olduğu gibi şüphe ya da meraktan değil hayattaki mevcut ahlaki ve fiziki kötülükten kaynaklanan pratik bir ihtiyacın zorlaması olmasıdır.* Mesele kadim Hintlilerin çoğunu rahatsız eden bu kötülüğün nasıl kaldırılacağıdır ve mokşa, bütün sistemlere şu ya da bu anlamda bu kötülüğün üstesinden gelindiği bir durumu tasvir ve temsil eder. *Felsefi çaba, esas olarak hayatın hastalıklarına bir çare bulmaya yöneliktir ve bu noktada metafizik sorular doğal bir şey olarak ortaya çıkar.* *Mesela bunu, samsaranın bulanık okyanusunun karşısındaki sahile giden yolu keşfeden, "nehri geçen" anlamına gelen, bazen birkaç okulun kurucusuna atfedilen Tirthan-kara sıfatında açıkça görürüz.*
Sayfa 7 - İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları
Karma doktrinine inanç, gerçekte Budizm için hiçbir güçlük sunmaz; çünkü eğer fail olmaksızın eylem olabilirse, göç eden bir fail olmaksızın ruh göçü de olabilir. Üstelik Budizm'e göre ruh göçü ya da daha kesin bir şekilde, yeniden doğum vardır, ancak bu diğer Hint inançlarında olduğu gibi bu hayatın sonunda değil fakat her an gerçekleşen bir
Sayfa 129 - +130 pdf
32 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.