İki Yakın Halk İki Uzak Komşu

Hrant Dink

İki Yakın Halk İki Uzak Komşu Gönderileri

İki Yakın Halk İki Uzak Komşu kitaplarını, İki Yakın Halk İki Uzak Komşu sözleri ve alıntılarını, İki Yakın Halk İki Uzak Komşu yazarlarını, İki Yakın Halk İki Uzak Komşu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İlkin, sanki bu topraklarda hiç Ermeni yaşamamıştı... Zaten Dolmabahçe'yi de Ermeni Balyan değil İtalyan Bali yapmıştı. 'Ani' diye bir kent yoktu... 'Anı' vardı. Hadi diyelim ki yaşamışlardı, ama o kadar da çok değillerdi... Azlardı ama azmışlardı... Eh, öyle olunca da tabii, şefkatle göçertilmişlerdi... Sonra, ne yapalım ki, yolda hastalıktan bir miktar telef olmuşlardı... Eh, onlar da bir nevi insandı... Yazıktı tabii... Gerçi bir miktar ölmüşlerdi, ama çok miktar da öldürmüşlerdi... Sonra..? Sonrası yok işte... Velhasıl bir şeyler olmuştu ama o şeyler de zaten... Aslında asılsızdı...
Türk-Ermeni ilişkilerinde en önemli engel olarak görülen tarih tartışmaları, bugünden yarına iki ülkenin üzerinde uzlaşı sağlayarak altından kalkabilecekleri bir sorun olmaktan şimdilik uzak. Çünkü karşılıklı algılamalar ve söylemler kilitlenmiş durumda. Üstelik tarih, sadece devletler arası değil halklar arası bir sorun. O nedenle, Türkiye ile Ermenistan'ın tarihi çözmesi, Türklerin ve Ermenilerin de çözdüğü anlamına gelmez. Sonuçta tarihe ilişkin olarak devletler arasında varılacak olan uzlaşı siyasal bir uzlaşıdır; halklar arasındaki uzlaşı ise siyasal kararlarla değil, zaman içinde üretilecek moral ve etik yaklaşımlarla mümkün. Karşılıklı algı değişikliği, ancak sağlanacak ilişki ve diyalog ortamlarında gerçekleşebilir ve bir tür normalleşme süreci yaşanabilir, içselleştirilmiş algılamalar yumuşayabilir. Dolayısıyla tarihin çözülmesi kavramı aslında gerçek bir kavram ve problem değil. Tarihin çözülecek bir yanı yok, sadece anlaşılacak bir yanı var. Anlama ise zamana yayılmış bir çaba gerektirir, günübirlik devlet kararlarıyla sağlanamaz.
Reklam
Türk-Ermeni ilişkilerindeki kilitlenme, belirttiğimiz bir dizi nedenden ötürü, tek bir anahtarın, tek bir çevrimiyle çözülebilecek bir kilitlenme değil, birbirinin ardı sıra yerleşmiş ve hayli karmaşık hale gelmiş şifreli bir kilitlenme. Dolayısıyla burada kullanılacak anahtar da bu şifreyi adım adım çözecek bir yapıda olmalı. Her bir şifreyi çözüş, ardından geleni çözmeyi kolaylaştıracak yapıda; şifrenin ilk sırasında ise asla 'tarih' yer almamalı. İlişkinin ancak tarihi çözdükten sonra kurulabileceğini sananlar yanılırlar, ve bu sadece oyalanmaktan ibarettir.
Kabul etmek gerekir ki, bugüne kadar Türk ya da Ermeni aydınlarının, sivil toplum örgütlerinin bu yönde harcadıkları çaba hayli yetersiz ve sonuç almaktan uzak kaldı. İki halkın ilişkilerinin düzeltilmesi sadece iki devletin resmi temasına ya da temassızlığına terk edilemez. Devletlerin kilitlendiği noktada halk diplomasisinin devreye girmesi gerekir.
Bir başka devlet ve ulusla kurulacak diyaloğun dili bu denli fukaralaştırılmamalı. Sonuçta, kendi ulusal onurumuzun saygınlığı, diğerinin ulusal onuruna gösterdiğimiz saygıyla doğru orantılı. Diğerine saygıyı boşverdiğimizde kendimizinkinin içini doldurmuş olmuyoruz.
Tabii ki ölünün üzerine diyalog kurulamaz! Zaten kimse böyle bir diyaloğu istemez. Bizim istediğimiz, ölüm değil, yaşam üzerine bir diyalog. Tabuyu yok etmenin, sessizliği kırmanın, hafızamızı birlikte yeniden inşa etmenin yolu diyalog değilse ne olacak? Dış baskı mı? Bu konuda Ermeniler de, Türkler de şu soruya açıkça cevap vermelidir: Bu yolla bugüne kadar aldığımız sonuçtan hoşnut musunuz?
Reklam
97 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.