Nazan Bekiroğlu çok güzel beceriyor, devrik cümlelerle meramını anlatmayı. Ve gerçekten çok güzel bağlıyor, yalanlar yalan değil diyerek, süreklemeyi bir hikayenin sonuna, okuyucuyu.
Zan ettirmeden, isimle ateşin ayrı olduğunu anlatırken, isimsiz ateşlerin, isimleri ateşlere sürükleyen aşk’ı anlatmak gayesinde olmadığını anlatıyor, tarihçinin kaleminden süzülen yalan olmayan yanlışların gölgesinde.
Bir yeniçeri hikayesi dinler gibi okudum, tarih diye bildiğimiz anlatıların içerisinde, aşkın ölümsüzlüğünü...
Teslim olan aşıktır, aşk teslim almasa da...
Ah Mansur neden böyle yaptın, yazık oldu Nur’a ve dahi Nihade’ye ve hatta Nur’un annesine...