Ali Şeriati bu kitabında,
“İlk günahı” kadına yükleyen hristiyanlara,
Kadına özgürlük tasması takan burjuvaziye,
Kadını dört duvar arasına koyup, kucağına çocukları doldurup; evin yemeğinden, temizliğinden, çocukların terbiyesinden sorumlu tutarak kadının görüş açısını evin tavanı ve tabanı arasında sınırlı tutanların tuzaklarını önümüze seriyor. Ve bizleri o tuzaklardan uzak bir yaşama çağıyor.
Kadının, sanıldığı gibi
Günah keçisi,
modern cariye ya da
zaaflardan ibaret bir zillet yığını olmadığını müthiş bir sosyolog edasıyla bizlere aktarıyor.
Tüm bunlar değilse; Nedir Kadın?
Şeriati’nin ifadesiyle;
“Kadın, bir milletin ideallerinin, bir toplumun iftiharının, gururunun, kurtuluşunun sembolüdür.”
Peki kurtuluşumuzda başrol oynayacak kadın kimi örnek almalı? Kimden kaçıp, kime koşmalı? Tam bu noktada her çağda kadının yol haritası olabilecek bir şahsiyet; Hz. Fatıma devreye giriyor. Ve kitabın akışı daha cazip bir hale geliyor.
Son olarak “Yayıncının Notu” bölümünü okumadan geçmeminizi öneriyorum. Bu bağlamda kitapta değer yargılarımızla bağdaşmayan unsurların bizi Ali Şeriati okumaktan mahrum bırakmamasını temenni ediyor ve Şeriati’ yi anlama çabasında olan her okura sevgilerimi iletiyorum.