Kadının Fendi
Erlend Loe
Yorumlar ve İncelemeler
"Aşk ne kadar çok şey olabilirdi, bunu anladım."
Daha önce 
Erlend Loe'nun 
Doppler ve 
Bildiğimiz Dünyanın Sonu kitaplarını okumuştum ve gayet memnun kalmamın sonucuyla yazarın diğer kitaplarını da okumaya kısa bir süre önce karar verdim.
İlk romanı olduğu için önce 
Kadının Fendi kitabıyla başlamak istedim, aynı zamanda beyazperdeye de aktarılan romanıymış bu da ister istemez ilgi çekici geldi bana.
Kitap daha çok kadın-erkek ilişkilerine odaklı olarak ilerliyor fakat erkeğin iç sesiyle kadın hakkındaki düşüncelerini ve duygularını ele alıyor diyebiliriz. Bu da genel olarak kadının onu sevip-sevmediği, önemseyip-önemsemediği gibi düşünceleri içeriyor.
Kitabın arka kapağında da yazan ve aynı zamanda kitapta olan bir alıntıyla örneklendirmek gerekirse;
"Tek başımaydım. Marianne yoktu artık. Başkası da yoktu. Yalnızca ben vardım. Marianne'yi korktuğum kadar çok düşünmedim. İlişkimiz önemsizmiş, gözetilecek çok fazla bir şey yokmuş gibi davranmaya çalıştım ve sonunda onu küçümsemeyi başardım. Salonda bir sandalyede oturup şarabımı içerken yaşadıklarımızı düşünüp durdum."
Daha önce sadece bir kitabını okumuş olmama rağmen bana istemsizce 
Charles Bukowski dilinde yazılmış gibi geldi diyebilirim. Hatta arada sırada aynı kitabı okuyormuşum gibi hissettirdi. :)
Daha önce de bahsettiğim gibi yazarın ilk romanı olduğu için "çok kötüydü" gibi bir yorum yapmak istemiyorum fakat okuduğum diğer iki kitabına göre daha az beğendiğimi söyleyebilirim.
Keyifli okumalar.
