Geçen cuma Ünsal Ünlü’nün YouTube’daki edebiyat sohbetinin konuğu Sait Faik’ti. Yayın boyunca bir kaç kez Nobel ödüllü yazar Andre Gide’nin adı geçti. Sait Faik’in hayatındaki önemli kişilerden biriymiş. Bilmiyordum. Merak ettim. Tesadüf bu ya, okumak için masamda bekleyen kitaplar arasında bir Andre Gide vardı: Kadınlar Okulu.
Aylardır Proust okuyorum. Gide’yi okurken zihnimde ilk çağrışan isim Proust oldu. Kitabı, dilini, duygu anlatımını, gerçekçiliğini çok beğendim. Boşuna Nobel verilmemiş, onu anladım. Sezar’ın hakkı Sezar’a.
Kitabın kahramanı bir kadın ve duygusu o kadar gerçekçi kaleme alınmış ki bir erkeğin bu derece kadın iç dünyasına vakıf olması insanı şaşırtıyor. Tabii ki hemen bu noktada Gide’nin eşcinsel kimliğinden, magazinsel anlamda değil sadece böyle bir yaşamın -hele de o yıllarda- zorluğundan bahsetmemek olmaz. Zaten Sezar’ın hakkı Sezar’a lafım da bu nedenleydi.
783.jpg)
