Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kahire Saçlarımı Geri Ver

Nevâl El-Seddavi

Kahire Saçlarımı Geri Ver Gönderileri

Kahire Saçlarımı Geri Ver kitaplarını, Kahire Saçlarımı Geri Ver sözleri ve alıntılarını, Kahire Saçlarımı Geri Ver yazarlarını, Kahire Saçlarımı Geri Ver yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yüzümü göğsüne saklayıp ona sarılarak beni koruma­sını istedim. Sanki geçmiş hayatım silinip gitmiş, ben tekrar yürümeyi yeni öğrenen bir çocuğa dönmüştüm. Beni tutacak bir ele ihtiyaç duymaya başlamıştım. Haya­tımda ilk defa başka birine ihtiyacım olduğunu hissedi­yor, annemin karşısında bile hissetmediğim bir duyguyu yaşıyordum. Başımı göğsüne gömdüm ve orasını sakin, ferah göz­yaşlarımla ıslattım.
Anne neden böyle bir adamı seçtin ki
Kocam! Daha önce asla söylemediğim sözcük! Bu sözcük benim gözümde ne anlam taşıyordu? Yatağın yarısı­nı kaplayan, çam yarması gibi bir gövde. Yemek yemek­ten hiç bıkmayan hangar gibi bir ağız. Çorapları ve çar­şafları kirleten iki kürek gibi ayak. Beni bütün gece bo­yunca horlayarak ve tıslayarak uyanık tutan küt, iri bir burun.
Reklam
Yaşamaya nasıl devam edebilirdim? Aynı anda hem bozulmamış, denenmemiş duyguları olan sabırsız bir çocuktum, hem de yaşlanmış zihniyle, kalifiye bir dok­ tor. Yirmi beş yıllık hayatım, kadınlığımı hissetmeden geçmişti. Kalbim bir erkek yüzünden bir kere bile daha hızlı çarpmamış, dudaklarım öpücük diye bilinen o harkulade şeyi bir kere bile tatmamıştı. Ergenliğin hararetli ateşinden geçmemiştim hiç. Çocukluğumu annemle, ağabeyimle ve kendimle mücadele ederek harcamıştım. Ders kitapları bütün ergenliğimi ve kadınlığımın şafağını tüketmişti. İşte buradaydım; oynamak, koşmak, uçmak ve sevmek isteyen, yirmi beş yaşında bir çocuk.
Çıplak bir erkek vücuduyla ilk defa karşılaşıyordum ve bu karşılaşma bittiğinde, erkekler benim gözümdeki korkutucu güçlerini, aldatıcı büyüklüklerini kaybetmiş olacaklardı. Tahtından düşmüş, bir kadının hemen ya­nında, diseksiyon masasının üzerinde yatan bir erkekti artık o. Annem, niçin ağabeyim ile benim aramda muaz­ zam farklılıklar bulmuş ve erkekleri, hayatım boyumca mutfakta hizmet etmem gereken birer Tanrı gibi göster­ meye çalışmıştı ki? Annem benim şimdi elimde bir neş­ terle çıplak bir adamın yanında durduğuma, onun karnı­nı ve kafasını keserek açtığıma inanır mıydı?
Artıp koşup oynamak için dışarı da çıkmıyordum. Göğsümdeki iki tepecik gün geçtikçe büyüyor ve ben yü­rürken hafifçe sallanıyorlardı. Uzun, ince görünüşüm beni mutsuz ediyordu; göğüslerimi saklamak için kollarımı göğsüme kavuşturuyor ve arkadaşlarıyla oynarken ağa­ beyimi üzüntüyle seyrediyordum. Büyüyordum. Boyum, benden daha büyük olmasına rağmen ağabeyiminkinden uzundu. Yaşıtım olan başka çocukları da geçmiştim. Sonunda onlardan uzaklaştım ve kabuğuma çekilip kendi başıma düşünmeye başla­ dım. Çocukluğum sona ermişti. Çok kısa süren, nefes ne­fese geçen bir çocukluk olmuştu benimki. Daha farkına varmaya bile fırsat olmadan geçip gitmiş; beni, içinde on yaşında bir çocuğu barındıran bir kadının bedeniyle baş başa bırakmıştı.
Kadın, kendi özgürlüğü, onuru, adı, özsaygısı, gerçek doğası ve iradesinden oluşan bir dünyadan yoksun biçimde, erkeğin önünde dikiliyordu. Kendi maddi ve manevi hayatının üstündeki her türlü denetim olanağı elinden alınmıştı; kendi kanı ve hücreleriyle, kendi zihni ve kalbinin atomlarıyla kendi içinde yarattığı küçük meyvesini bile kendisi kontrol edemiyordu.
Reklam
Bir kadının kendisine önce istekli bakışlar gönderip, sonra onu reddedebileceğini hangi erkeğin aklı alırdı? Böyle bir şeyi kavrayamazdı, çünkü deneme ve seçme hakkının sadece kendisine ait olmasına, kadınınsa sadece onu seçen kişiyi kabul etmesi gerektiğine alışmıştı: Özel bir insandı o; bütün hayatını kendisini, o özel insanın bizzat kendisi olduğuna inandırarak geçiren erkek. Bir kadın bir erkeğe benzemez, değil mi doktor? Biliminin sana öğrettiklerini unuttun mu? Yoksa zihnin bedeninden ayrı mı çalışıyor? Kibir, bir erkeği kesinlikle aptal, kıt zekalı bir yaratığa çeviriyor.
Karısına sadakatsizlik eden erkek, namusunu savunmak adına karısını öldüren koca değil miydi? O erkekle ilişkiye giren sadakatsiz kadın da başka kadınlar hakkında dedikodu yapıp duran birisi değil miydi? Aşk ve tutku şarkıları söy- leyip duran toplumla, aşık olanlar ya da tutkuya kapılanlar için darağacı kuran toplum aynı değil miydi?
Ben olduğum gibi görünmekten hoşlanırım, farklı görünmeyi beceremediğim için de kendime güvenirim.
Niçin anneler, kızlarının erkeklerle aynı olduğunun farkına varmıyorlar ya da erkekler, kadınları kendi eşitleri ve hayat ortakları olarak görmüyorlardı? Niçin toplum bir kadına, bedenini olduğu kadar zihnini de kullanarak normal bir hayat sürme hakkı tanımıyordu?
Reklam
Benim kurtuluşum bedenimin içindeki fiziksel bir değişikliğe bağlı değil. Rastgele bir darbeyle dağılabilecek ve bir cerrahın iğnesiyle geri getirilebilecek önemsiz bir zardan korktuğum için vücuduma herhangi bir kısıtlama koymam. Ben kendi sınırlarımı kendim belirlerim, dilediğim gibi, özgürlüğümü de sözcüğü anladığım biçimiyle aynı şekilde kullanırım
Herkes yanılır. Hayat doğrularla yanlışlardan oluşur. Neyin doğru olduğunu sadece yanlış yaparak öğrenebiliriz. Yanlış yapmak zayıflık ve aptallık sayılmaz, ama yanlış yapmayı sürdürmek böyle sayılır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.