"Her gün ancak bir kere değdiriyorum dudaklarımı suya. Dilimi kaçırıyorum artık; sünger, bütün vantuzlarını birden uzatmasın diye... Bataklıktaki suyun da bir su yanı vardır. Çürüyen bir bedenin bile dayanılabilir kokusuna. Kutuda kalan son bir yudum su, bu bile değildi artık. Küstü, öldürdü kendini su. Su çürüdü. Adımdan gayrısını bilmiyorum."
Sen nasıl bir cümlesin..
Su çürüdü..
Nasıl çürür ki su.. umutlar böyle mi yok olur yanar mı bu kadar can. Yanmış demek ki ... Tükenirmiş belli ki umutlar..
"Anısı yoktur küçük rüzgârların. Yapraklarım yok artık, kuşlarım yok. Büsbütün viran oldu dağlarım, Ezberimdeki türküler de savrulup gitti. Ömrümün karşılığı kalmadı sesimde. Sesimde yalnız ormanların gümbürtüsü. Yanlış, daha baştan yanlış bir şiirdi bu, biliyorum. Ve belki ömrümüzün yakın geçmişi bu kadar doğruydu ancak, kim bilir... Kalbim unut bu şiiri."
"Her ne olursa olsun sen yine de unutma " demenin ne naif bir yolu..
Şiir hüzündür diyor şair.. Ve ekliyor Hüzünler ki aşkın ve şiirin yıllanmış şarabıdır..
Ve sen kalbim yine de unut bu şiiri..
Keyifli okumalar..