• Cennette başlayıp Cennette biten bir hikâye.
Nazan Bekiroğlu'nun bir kitabının daha sonuna geldik.
Konusu; hepimizin az çok bildiği, kulak aşinası olduğumuz din derslerinde muhakkak ki gördüğümüz, Âdem ve Havva'nın hikâyesi.
Bunu birde Nazan Bekiroğlu'nun dilinden okuyun, fazlası var bence eksiği yok. İlk okuduğum kitabında zaten Mesnevi tarzı, şiirsel anlatımına bayılmıştım. Bu kitapta aynı tarzda. Hiç yormadan akıcı bir şekilde bitiyor kitap. Betimlemeleri de muhteşem.
Şeytanın isyanını, yasak elma dediğimiz Cennetteki ağacı, dünyaya düşmeleri ve birde tüylerimi diken diken eden bölüm Habil ve Kabil...
Bunların ve daha fazlasını gayet uzen ve akıcı almış yazarımız. Bilgi de edindim benim için güzel bir kitaptı.
En etkileyici yer zaten söylediğim gibi Habil ve Kabil'in anlattıldığı kısımlardı. Bir solukta okudum. Habili öldürdüğü kısımda gerçekten kelimeler nasıl yetti anlamadım. Çok şaşırdığım bir kısım var burada Kabil kardeşini öldürdükten sonra onu gizlemek, saklamak istiyor. Ne yapacağını bilmiyor, bir karga gelip toprağı eşelemeye başladığını görünce aynısını yapmaya başlıyor, onu toprakla örtmeye, gizlemeye çalışıyor. bu kısımda tüylerim diken diken.Tabi vicdan sonradan faaliyete geçsede olan oldu artık. Ölen geri getirilemez.
Kabil'in anlında Habil'in katili yazıldı bir kere.
"
Alnının bir tarafında Habil'in katili, yazılı senin. Ama diğer yanında Habil'in kardeşi. Hiçbir kalp dayanamaz buna. Ne de olsa insansın sen nasıl dayanacaksın? Nasıl güç bulacaksın?
(s.337)
,,
...