Mehmet'i Sakatlayan Serçe Parmağı, bir roman ama öyle tam bildiğimiz gibi bir roman değil. Bilinç akışı tekniğiyle, olayları ve kişileri zamanla öğrendiğimiz, aralarda da bir günlüğün sayfalarını okuduğumuz bir roman. Farklı veya çok ilgi çekici bir kurgusu da yok ama çarpıcı ve etkileyici, kendini merak ettiren bir atmosferi var.
Ailesini seven ya da en azından ailesiyle geçinebilen insanlar, genellikle ailesiyle problemi olan insanlarla karşılaştığında fiziksel şiddet ya da çok büyük bir problem yoksa nedeni anlamakta zorlanırlar. Aslında ailevi problemler çoğu şeyin birikimidir, Mehmet'i sakatlayan serçe parmağı da böyle; kim olduğu, nasıl olduğu, niçin olduğu belli değil yalnızca bazı şeyler olmuş ve ortaya böyle bir Mehmet ve böyle bir serçe parmağı meselesi çıkmış, tıpkı tüm aile trajedileri gibi.
Çok tanıdık, çok bilindik bir hikaye, yarası olanların yavaş yavaş birbirini görmesi, anlamaktan çok hissetmesi gibi. Kim kim, kim kime ne yapmış çok önemli değil, insanlar zaten hep bir şeyler yapar ya da yap(a)maz, bazılarımız sakatlanmaya bazılarımız sakatlanmaya daha yatkın.