Türkçe yazmak kimsenin elinden gelmiyordu. Türk’ün gençleri, güzel sanarak, Farsça şiir söylemeye özeniyorlardı. Ben Türk olduğum için, Türkçe'nin üzerine gittim. Türkçe Divanım ile, tüm Türk yurtlarını bir ettim.
Ana dilim üzerinde düşünmeye koyuldum: Türkçenin derinliklerine dalınca gözlerime on sekiz bin âlemden daha yüksek bir âlem göründü. Bu âlemin süsler, bezekler içinde enginleşen göğü, dokuz gökten daha üstündü. Bu erdemler, yücelikler hazinesinin incileri, yıldızlardan daha parlaktı.
Bu âlemin bahçesine daldım, gülleri güneşler gibiydi. Her yanında göz görmedik, el ayak değmedik neler neler vardı! Ama bu tılsımın yılanları pek korkunç, bu güllerin dikenleri pek yamandı.