Tavanda örümcek ağları. Annesinin ölümünden sonra bu odaya hiç girmemiş olan Mersault, bu adamın içinde yaşadığı alanı kaplayan pisliği ve yapış yapış yoksulluğu ölçüp biçiyordu gözleriyle.
“Birkaç yıl önce, önümde her şey vardı, yaşamımdan, geleceğimden söz ediliyordu. Kabul ediyordum ben de. Hatta bunun için gerekenleri bile yapıyordum. Ama daha o zamandan her şey bana yabancıydı. Kendimi kişiliksizliğe, kimliksizliğe uygulamaktan başka kaygım yoktu. Mutlu ve ‘karşı’ olmamak. İyi açıklayamıyorum, ama siz anlıyorsunuz Zagreus.”
Yirmi yıldır belli bir mutluluk deneyimim olmadı. Beni yiyip yutan bu yaşamı bütünüyle tanıyamadım; ölümde beni korkutan, yaşamımın bensiz tüketilmiş olduğu yolunda bana getireceği kesinliktir.