Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı İmparatorluğu'nun Arapları 1516-1918

Bruce Masters

En Eski Osmanlı İmparatorluğu'nun Arapları 1516-1918 Sözleri ve Alıntıları

En Eski Osmanlı İmparatorluğu'nun Arapları 1516-1918 sözleri ve alıntılarını, en eski Osmanlı İmparatorluğu'nun Arapları 1516-1918 kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Osmanlı Devleti’nin doğuya yayılma stratejisi
Osmanlı devleti ve Şii müçtehitlerin (hukuki otoriteler) birbirini karşılıklı olarak tanımama durumu söz konusuydu. Osmanlılar mezhebe kafirlik suçlamasında bulunmadılar ve imam Hüseyin’in öldüğü gün olan Aşura gibi Şii kutsal günlerinde Bağdat’ta umumi kutlamalara genellikle izin verdiler. Ancak Osmanlı otoriteleri, ne Şii Cafer’i İslami hukuk ekolünün geçerliliğini onayladılar ne de müçtehitlerin beyanını hukuki olarak bağlayıcı kabul ettiler. İmparatorluk, Şii pratiklerinin veya hukuki geleneklerin meşruluğunu desteklemeyecek, ancak nüfusun çoğunluğunun Şii olduğu bölgelerde bunu bastırma yoluna da gitmeyecek. Osmanlı’nın huzur, güvenlik ve vergi için duyduğu arzu, Müslüman tebaayı dini mutabakata zorlamaktan daha ağır basmakdaydı.
Sayfa 46 - Doğan Egmont Yay. 1. Baskı/ Haziran 2017Kitabı okudu
Sultanlık
Halifelik makamı zamanla gelişti ve kimin bu makama gelme hakkı olduğu ve halifenin ayrıcalıklarına dair anlayış ve sonunda Sünni ve Şii geleneklerinin arasındaki ayrımı yarattı.İlk çatlak üçüncü halife olan Osman 656 yılında Müslüman askerler tarafından katledilince ortaya çıktı. Osman bir vâris tayin etmemişti ve toplumun çoğu halifelik makamına peygamberin kuzeni, kızı Fatma’nın kocası ve peygamberin torunlarının babası Ali’yi uygun görüyordu. Osman’ın kabilesi Beni Ümeyye (Emeviler) Ali’nin liderlik hakkını onaylamayı reddetti ve bu da iç savaşın başlangıcı oldu. Ali 661 yılında suikasta uğrayınca Emeviler halifeliği ele geçirdiler ve onu 750 yılında yerlerine peygambere daha yakın bir kabile olan ve 1258’e kadar iktidarda kalacak olan Abbasiler geçene kadar ellerinde tuttular.
Sayfa 65 - Doğan Egmont Yay. 1. Baskı/ Haziran 2017Kitabı okudu
Reklam
Eyalet Yönetimi: Valiler
Valilerinin en büyük sorumluluklarının İran tehdidine karşı sınırları koruma olan Irak eyaletleri Bağdat ve Basra’ da, yönetim Kuzey Irak şehri Musul’daki veya Şam’dakinden daha çok Kahire’yi andırıyordu. Timar sistemi Bağdat’ta sadece kısmen yürürlüktedeydi, Basra’da ise hiç yoktu. Osmanlı yönetimi altında kaldığı müddetce aynı şey Yemen için de geçerliydi. Büyük oranda korsan ticaretinin döndüğü Kuzey Afrika liman şehirlerinde ise, İstanbul’dan atanan vali ve donanma kaptanı kimin yönetimde olacağı konusunda genellikle anlaşmazlık içerisindeydi. Eyalet resimlerinin farklı olmasından dolayı, bu geniş bölgenin Osmanlı yönetimine dair dönük deneyimi önemli ölçüde değişkendir. Balkan veya Doğu Anadolu eyaletlerinde olduğu üzere, Bir eyalet İstanbul’dan coğrafi olarak ne kadar uzaksa, onun idaresinin “düzensiz“ olma olasılığı o kadar yüksektir. Bu gibi eyaletlerde İstanbul’daki merkezi rejim tarafından yapılan kontrol, gücün valinin elinde daha fazla toplandığı “Çekirdek“ eyaletlerden daha zayıftı.
Sayfa 77 - Doğan Egmont Yay. 1. Baskı/ Haziran 2017Kitabı okudu
Eyalet Yönetimi: Kadılar
Bir kadı ister yerel halktan ister İstanbul’dan gönderilmiş olsun, tarafsız olduğuna dair hiçbir garanti yoktu, özellikle de davacılar kendisine yeterli miktarda “hediyeler” vermişse.
Sayfa 80 - Doğan Egmont Yay. 1. Baskı/ Haziran 2017Kitabı okudu
Loncalar
Bir çok lonca üyeliği, özellikle Halep, Şam ve Kahire’de kumaş dokumacılığında çalışanlar, din sınırlarının ötesine geçti. Eğer bir lonca farklı dini cemaatler de üyelere sahip ise, üyelerinin hepsi olmasa bile Şeyhi her zaman Müslüman olurdu. Benzer bir şekilde, lonca mahkemede yeminli ifade verdiğinde Müslüman üyelerin isimleri gayrimüslim üyelerden önce listelenirdi. Mahkeme kayıtlarında loncalar arasındaki çekişmelere dair bir davalar vardı ve bu çekişmeler zaman zaman şiddette içerebiliyordu. Ancak herhangi bir kişilere yasaklama yolunu aramaya dair herhangi bir zorluk işareti yoktu.
Sayfa 95 - Doğan Egmont Yay. 1. Baskı/ Haziran 2017Kitabı okudu
Osmanlı Toplumunda Âlimler ve Kadın
Erken modern dönemde Müslüman Arap toplumu entellektüelleri âlimlerden oluşurdu. Onlar siyasi otoritenin ihtimaline karşı onun bekçileri veya dini geleneğin koruyucuları, “yüksek kültürün“ hem üreticileri hem de onun zengin kaynağıdılar. Bu tamamen erkeklerden oluşan bir grup değildi. İlmiye sınıfının rütbelerinde ayrıca kadınlar da yer alırdı ve bazıları hukuk ve şiir alanındaki bilgileri nedeniyle Osmanlı Arap topraklarında popüler olan ileri gelen kişilerin yer aldığı hulasalarda yer almalarına yetecek derecede çağdaşları erkekler tarafından saygı görürdü. Toplumsal cinsiyet rollerinin ayrılması Öte yandan kadınların kamusal alanda sorumluluk getiren pozisyonları üstlenmelerini engelledi. Hukuku yorumlayan ve idare edenler istisnasız erkek âlimlerdi. Mahkemeye çıkan bazı kadınlar hukuk konusunda bilgi sahibi olabiliyordu ancak gelenek onların yerine erkek akrabalarının veya temsilcilerinin konuşmalarını zorunlu kılıyordu.
Sayfa 120 - Doğan Egmont Yay. 1. Baskı/ Haziran 2017Kitabı okudu
Reklam
Dönemin ritüel sosyal meclisleri
Tarikatlar hem dini hem de sosyal fenomendiler. Osmanlı yüzyıllarında üretilen Tabakat kitaplarını eğer gerçeğin bir yansıması olarak alırsak, 1800 lerden önce ileri gelen Müslüman erkeklerin bu tarikatlardan birine veya ötekine veya birden fazlasına üye olduğu anlaşılıyor.
Sayfa 126 - Doğan Egmont Yay. 1. Baskı/ Haziran 2017Kitabı okudu
Elit olmayan kültür
Osmanlı yüzyılları boyunca Arap topraklarında ki popüler kültür kahvehaneyle şekillendi. Kahve merkezleri Arap topraklarını Yemen’den, Osmanlı orduları ile yaklaşık aynı zamanlarda vardı. ... meyhaneler yasal olarak sadece gayrimüslimler tarafından işletilebilirdi ve teorik olarak onların geleneğine bağlıydı. Bu nedenle, meyhaneler yaygın oldukları İstanbul’a nazaran Arap şehirlerinde çok seyrekti.
Sayfa 140 - Doğan Egmont Yay. 1. Baskı/ Haziran 2017Kitabı okudu
Taşrada Mezhep Uyumsuzluğu
Arap eyaletlerindeki Müslüman hıristiyan ilişkileri tanzimat döneminde kopma noktasına ulaştı. Geriye dönüp bakıldığında anlaşılıyor ki, toplumsal ilişkilerdeki bozulmayı durdurmak muhtemelen Osmanlıların kontrolünün ötesindeydi. Ancak o dönemde imparatorluğun dışında ve içindeki Hristiyanlar bozulmayla ilgili Osmanlı otoritelerini suçlayacaklardı. Bazı Avrupalı güçler Osmanlı devletini Hristiyanların yaşadığı koşulların iyileşmesini reform gündeminin ön sırasını almak için zorladıkça, imparatorluğun Müslüman nüfusu sorunlar için dış güçleri suçlayacaktı. Bir çok Müslüman Tanzimat döneminde Hristiyanların kazanımlarının müslümanların geleneksel baskın rolünün altını ona uyduğunu gördükçe yeni kimlik giderek artan bir biçimde Siyasallaşacaktı. Arap eyaletlerindeki nüfusun çoğu mısırların Suriye’den geri çekilişinin ardından yıllar boyunca sürecek cemaatler arası gerginlikler yaşayacaklardı. Bunlardan ilki Arap eyaletlerinin merkezinin çevresinde bulunan dağlarda ortaya çıktı.
Sayfa 179 - Doğan Egmont Yay. 1. Baskı/ Haziran 2017Kitabı okudu
Ocak 2002’de Suudi müteahhitler iki yüzyıldır Mekke’ye hâkim, Osmanlı döneminden kalma Ecyad Kalesi’ni yerle bir ettiler.
119 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.