Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı İmparatorluğu'nun Arapları 1516-1918

Bruce Masters

Osmanlı İmparatorluğu'nun Arapları 1516-1918 Sözleri ve Alıntıları

Osmanlı İmparatorluğu'nun Arapları 1516-1918 sözleri ve alıntılarını, Osmanlı İmparatorluğu'nun Arapları 1516-1918 kitap alıntılarını, Osmanlı İmparatorluğu'nun Arapları 1516-1918 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ocak 2002’de Suudi müteahhitler iki yüzyıldır Mekke’ye hâkim, Osmanlı döneminden kalma Ecyad Kalesi’ni yerle bir ettiler.
O zamanlar, Avrupa ve Ortadoğu arasında "medeniyetler çatışması"nın kaçınılmazlığının hiç bahsi geçmiyordu. Bu durum bazıları için 1920'de emperyal güçler tarafından imparatorluğa dayatılan savaş sonrası antlaşmayla doğan hayal kırıklığı sonucu ortaya çıkacaktı. Ancak imparatorluğun zayıfladığı yıllarda, birçok tartışma Avrupa'nın tanımladığı modernitenin Ortadoğu toplumlarına nasıl tanıtılacağına yoğunlaşmıştı. İster Avrupa ister Ortadoğu bağlamında olsun, modernite tanımlanması zor bir kavramdır. Modern olmak istatistiksel veriyle ölçülebilir mi? Eğer öyleyse, hangi veriler önemlidir? Ya da modernite sadece bir ruh hali midir? 20. yüzyılın bitiminde, Arap yazarların "modern" düşünceyi ifade etmek için seçtikleri iki kelime hadis ve asri idi. Her iki terim de, şu anda, "şimdi"de olan anlamını taşıyorlar ve bu nedenle de yazarların bu terimlerle tam olarak ne ifade ettiklerini anlamamıza ciddi anlamda katkıda bulunmuyorlar. Modernitenin Ortadoğu'daki savunucuları onu geçmişle bir kopma olarak anladılar. Öte yandan, geçmişin hangi kısmı gözden çıkartılabileceği ve geçirgen modernliğin devamlılığı- na uyması için nelerin güncellendiği gibi meseleler yazılı medyada süregelen tartışma konularıydı. Tüm miras alınmış gelenekleri atılması gereken safralar olarak gören birkaç radikal de vardı ama çoğu böyle değildi. Bilakis, entelektüellerin çoğu geleneğin ahlakının geleceğin bilimsellik kisvesine bürüneceği bir uzlaşmayı amaçladılar. Modern çağ hakkında, yazılanların çoğunun amaçladığı şey, büyük bir sosyal veya siyasi devrimdense, Arap toplumunun dönüşümüydü.
Sayfa 212Kitabı okudu
Reklam
Osmanlı tarihçileri 1839 ve 1876 yılları arasında yapılan ve Tanzimat olarak bilinen bir dizi teşebbüsü nasıl niteleyeceklerine dair tartışırlar. Batılılaşma ve modernleşme gibi terimler bazılarının gözünden düştüğü için, son zamanlarda "ıslahat dönemi"nin daha uygun, önyargısız bir tanımlama olduğu konusunda bir görüş birliği
Sayfa 174Kitabı okudu
1876
Bu anayasa tarafından temsil edilen Osmanlıcılık İstanbul’da konuşulan Osmanlı Türkçesine devletin dili, İslam’a da dini olma ayrıcalığını verdi ancak bunların hiçbirini başka bir dil konuşana veya başka bir inanca sahip olana dayatmadı.
Sayfa 216Kitabı okudu
Veliler olmadığında, Müslüman cemaatinde Tanrı’yla ve onun mahlûkları arasında bağın devamlılığı sağlanması için sonraki nesillerde “Kusursuz İnsan” işlevini yerine getirecek bireyleri temin eden ruhani veya fiziksel bir soy çizgisi olması gerektiğine tutkulu bir şekilde inananlar vardı.
Sayfa 130Kitabı okudu
Nakşibendiler = Kalvenizmin
Tarikatların muhafazakâr yelpazesinin ucunda bu tarikata yalnızca Allah’ın istediği kişilerin girebileceğini düşünen Nakşibendiler vardı. Bu tarikat, Kalvenizmin “Tanrı’nın seçilmişleri” inancının Müslüman karşılığına tekabül ediyordu.
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
Bereketli Hilal’in şehirlerine atanan Osmanlı yetkilileri için Bedeviler bölgenin yabancılığının simgesiydiler ve aslında “Bedevilerin ülkesi” anlamındaki Arabistan ismini onlar koymuşlardı.
Sayfa 109Kitabı okudu
Tanzimat Dönemi
Avrupalı diplomatlarsa imparatorluğu bir modern devletin nasıl olması gerektiğine dair bazen birbirleriyle rekabet eden vizyonlarına uydurmak için İstanbul’daki saraya azimle baskı yapıyorlardı. Bu diplomatlar aynı zamanda saraya Avrupalı tüccar ve bankerlerin çıkarına haksız anlaşmalar dayatmayı amaçlıyorlardı. Aksini iddia etmelerine rağmen, Avrupalılar aslında nadiren imparatorluğun iyiliğini istiyorlardı.
Sayfa 175Kitabı okudu
Avrupalılardan Hıristiyanlara eşitlik verme konusunda baskı altında olan Sultan Abdülmecid ataları için Arap topraklarını Osmanlı egemenliğinde tutmaya yardım eden Müslüman elitlerin sadakatini kaybediyordu. Mezhepsel gerginliğin ve güvensizliğin giderek arttığı bir atmosferde, kıyametin yaklaşmakta olduğuna dair söylentiler Müslüman ve Hıristiyan cemaatler arasında yayıldı. Hıristiyan cemaatte dolaşan söylentiler genellikle Müslümanların ayaklanacağı ve onları öldüreceğiyle ilgili komplo rivayetlerinden oluşuyordu. Müslümanlar için, yerel Hıristiyanların herhangi bir Avrupa gücü veya diğerinin eli kulağındaki işgali esnasında onlarla işbirliği yapacağına dair entrika rivayetleri vardı.
Sayfa 189Kitabı okudu
Mehmed Ali Osmanlı sultanı tarafından sadık Mısır valisi olarak tayin edilmiş olmasına rağmen, 1831’de efendisine düşman olacak ve oğlu İbrahim’e Suriye’ye Batı tarzında eğitilmiş bir orduyla girmesi için emir verecekti.
Sayfa 170Kitabı okudu
119 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.