Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özgürüm Ama Mecburiyet Var

Leyla Neyzi

Öne Çıkan Özgürüm Ama Mecburiyet Var Gönderileri

Öne Çıkan Özgürüm Ama Mecburiyet Var kitaplarını, öne çıkan Özgürüm Ama Mecburiyet Var sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Özgürüm Ama Mecburiyet Var yazarlarını, öne çıkan Özgürüm Ama Mecburiyet Var yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Çocukluğumla ilgili pek fazla şey hatırlamam. Sonra nedenini sorgulamaya başladım. Gittim bir dönem köye. Köyde yaşadığımız ev yok artık. Yıkılmış. Üzerine toprak gelmiş. Doğduğumuz evin yok olması, anılarınızın da yok olması anlamına geliyor. Bir şekilde anılarım da yok oldu hissine kapıldım. Doğduğum evin yıkılmasıyla birlikte anılarımın da toprağın altına gittiğini. O yüzden çocuklukla ilgili çok fazla hatırlamadım. Belki başkalarının anlattıkları benim kafamda yer eden. Artık yaşamışım gibi olan şeyler."
Reklam
Türkiye’nin aydınları, entellektüelleri, öğretim görevlileri falan filanlar… Neredeydiniz? Önce ben size soruyorum. Neredeydiniz yani? Biz mesela acıları yaşarken, bizim her gün on-on beş, günde yani şehir merkezinde ölüm bahsettiğimiz şimdiki hükümetlere, devletlere, o zaman neredeydiniz yani?
Sayfa 200Kitabı okudu
Sınıf öğretmeni Ali'nin Diyarbakırlı çocuklarla ilgili düşüncesi
"Tabii çocuklar köyü hatırlamıyorlar, ama ebeveynlerinin anlattıkları hikayeleri sanki başlarından geçmiş gibi yaşıyorlar. İnsan, hikâyesiz yaşayamaz. Onların da anlatacak hikayesi oluyor. Ve bu çocuklar o hikâyelerle kendilerini özdeşleştiriyorlar ve o hikâyelerle kendilerini var ediyorlar."
231 syf.
10/10 puan verdi
Diyarbakırlı ve Muğlalı Gençler
Özgürüm ama mecburiyet var adlı kitapta; gençler Türkiye’de yakın geçmişte yaşananlar hakkında ne düşünüyorlar? Özellikle otuz yıla varan savaşın şiddet ortamı, onların zihninde nasıl bir tortu bırakmış? Asıl önemlisi, Türkiye’nin Doğu’sundaki ve Batı’sındaki gençler, Türkler ve Kürtler, birbirleri hakkında ne düşünüyorlar? Diyarbakırlı ve Muğlalı gençlerle yapılan derinlemesine söyleşilerde, birbirini anlamanın haritası seriliyor önümüze. Önyargıların, kaygıların, öfkelerin, kitlenmelerin ama aynı zamanda empatinin, dostluğun, alışverişin haritası… Birbirini ve ötekini tanımanın insanı nasıl genişlettiğine dair, genç seslere kulak vermek için… Yazarların özet niteliğindeki sözleri kitabı oldukça değerli kılmıştır. Çok derinlemesine bir çalışma olmuş, gençlerin sorulara verdikleri cevaplar öyle içten ki bu da kitabın ne kadar büyük emeklerle ortaya çıktığını gösteriyor. Çok severek okuduğum bir kitaptı, yeri gençlerin özellikle kürt gençlerinin yaşadıkları olaylarda bazen sinir krizi geçirdim bazen de ağlamamak için kendimi zor tuttum. Bu zamana kadar Muğlalı gençler ve Diyarbakırlı gençler bu baskılara rağmen hep umutlarla yaşama tutunmaya çalışmışlar. Yazarların eline koluna sağlık çok güzel duygularla bir yapıt ortaya çıkmış. Özveri ile yapılan her çalışma dikkati çekiyor. İyi ki de çekmiş. Derinlemesine bir yapıt ortaya çıktığı içinde tüm çalışmacılara sonsuz teşekkürler...
Özgürüm Ama Mecburiyet Var
Özgürüm Ama Mecburiyet VarLeyla Neyzi · İletişim Yayınları · 201316 okunma
Avukat olmak istiyordum bu haksızlıklara karşı gelebilmek için. Avukat olmak dışında bir seçeneğimiz yok diyordum. Hatırlıyorum o dönemde yapılan bir değişiklik vardı. Avukatlar hakimin kendilerini susturması durumunda karşı koyamıyorlardı. Dikkatimi çekmişti. Kendinizi savunamıycağınız bir noktada başkasını savunamazsınız. Ve gerçekten düşünsenize yani müvekkilinizi savunmanız gereken noktada kendinizi savunamıyorsunuz. Hakim değil müvekkilinizi, sizi mahkemeden kovabilir, o zaman vazgeçmiştim.
Reklam
Geç olmadan insanın kendi evine gidip başını annesinin dizine bırakıp oturması, kendi aile içi demokrasilerinin olması, özgürlükleri olması lazım
Dönem çok politikti. Ve liselerden başlıyordu her şey. Beni biraz izole ettiler. Biraz steril yaşadım ben. Ailem, aman bir şey olmasın diye beni özel okula gönderdi. Apolitik bir ortam, çünkü konuşulan mevzular çok light çok sade oluyor. Yani garip değil mi, bu çok politize olmuş insanlar genelde çok politik yetiştirme taraftarı oluyorlar. Mesela benim sınıfımda babası öldürülmüş çocuklar da vardı, babası faili meçhule kurban gitmiş çocuk da vardı. Madem sen öylesin ben böyleyim benim çocuğum böyle olmasın zihniyeti. Ben o acıyı yaşadım, çocuğum yaşamasın. Bilemiyorum ama sonuçta başkalarının çocuklarını bu işlere karıştırdıkları için söylüyorum, neden kendi çocuklarını izole ediyorlar? Yani bütün hepsi paranın icadından başlıyor bence. İnsanların parası olunca daha korkak oluyorlar galiba. Oradaki insanlarda kaybetmekten korkan kişilerin çocukları oldukları için böyle çok sterildi.
"Benim ilk anım şu. Beni okula götürürken babamla ablam kolumu çekiyordu böyle. Gitmek istemiyorum. Şimdi bizde 'bir' demek 'kuyu' demek. Türkçede de bir zaten biliyorsunuz. Ben ne bileyim. Bir'e götürüyorlar. Sen bir'e gideceksin. Kuyuya atacaklar zannediyorum. Yabancı bir dil, ben ne bileyim. Bir'e gittik, sınıf. Öyle başladı okul hayatım ...."
Sayfa 78 - Diyarbakırlı Nasır'ın okula başlama anısıKitabı okudu
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.