Özüm Çocuktur Kitabını Sevdiğim samimi bir arkadaşım emekli öğretmen abimin tavsiyesi üzerine kendisinden alıp okudum.
Zaman zaman kendisiyle kitap değişimi yaptığımız çokça an olur.
Gelelim incelemeye kitap hakkında öyle güzel incelemeler yapılmış ki, benim.uzun inceleme yapmama gerek kalmadı gibi.
Tahir'in Babasının vefatından sonra Dayısının
1940'ların Türkiye'sine Açılan Bir Pencere ve Eşeğe Tecavüz..
Ülkemizde toplumcu gerçekçilik akımının önde gelen isimlerinden Fakir Baykurt'un sekiz kitaplık öz yaşam öyküsünün bu ilk kitabında 1940'ların Türkiye'sinde Burdur'a bağlı bir köye konuk oluruz. Yazar, çocuklukta başından geçen önemli gördüğü yer yer güldüren yer yer hüzünlendiren ve ayrıca yer yer de şaşırtan anılarını
Keşke kitabı bitiri bitirmez sıcağı sıcağına yazsaydım incelemeyi ama şimdiye kısmetmiş. Başlayalım.
Fakir Baykurt'un okuduğum ilk eseri kendisi. Hem de kendi hayat hikayesini anlattığı bir 'özyaşam öyküsü'. Toplamda 8 kitaplık bir dizinin ilk kitabı. Diğerlerini okur muyum... emin değilim. Fakat yanlış anlaşılmasın bepenmediğimden
Çok beğenerek okudum. Güzel bir kitap keşke bizim çocuklarımız da okusa. Ve okumanın ne kadar zor olduğunu anlayıp Başka çocukların okumak için neler çektiğini görseler. Hayat ne kadar zor. Hele ki çocukken. Ben çok etkilendim. Aslında kitaptan ziyade o yaşlarda bir çocuğun bu kadar sıkıntıyı yaşamış olması bana dokundu. Birde sen mdoye bakıyorum. Yetişen yeni nesile neyse fala konusmak ne etmiyorum. Okumanız dileğiyle. Ve çocuklarınıza okutmaniz dilegiyle.
Fakir Baykurt (Asıl adı Tahir'dir) (d. 15 Haziran 1929, Burdur - 11 Ekim 1999, Almanya) Türk yazar, sendikacıdır.
Fakir Baykurt 65 yaşına kadar olan yaşamını bölüm bölüm yazdı. Pek çok olayı, insanı özenle anlattı. Acısıyla tatlısıyla bir nehir roman çıktı ortaya...
"Ülkemizde toplumcu gerçekçilik akımının önde gelen isimlerinden Fakir Baykurt'un sekiz kitaplık öz yaşam öyküsünün bu ilk kitabında 1940'ların Türkiye'sinde Burdur'a bağlı bir köye misafir ediyor okuru
"insan sevgisini anlatmış. Yurdunu, yurttaşlarını baştacı etmiş. Çünkü çocuk yaşlarda bellemiş ki; yurdunun ve yurttaşının mutluluğu demek kendi mutluluğu demek! Yazmayı görev bilmiş, öğretmeyi kutsal saymış.
Yazınımızda örneği az. Akçaköy'de o yüksek göklerin altında doğan, yoksulluk yüzünden köyün sığırını sıpasını güden çocuk, evlerinde bir tek kitap olmadığı, anası babası okuma yazma bilmediği halde nasıl ünlü bir öğretmen; yapıtları sahneye, perdeye aktarılan, yabancı dillere çevrilen bir yazar oldu? O öğretmen, o yazar nasıl çalıştı, savaştı? Fakir Baykurt doğruları ve yanlışlarıyla birlikte hepsini ortaya serdi
