YKY'nin 'numaralı özel baskı' serisini almaya çalışıyorum (şimdi bunu duyunca koşa koşa hepsini almaya gidecek kişiler biliyorum :).
Parasız Yatılı da o kapsamda, 18₺'ye aldığım bir kitap. Açıkçası kitabın konusunu bilmiyordum, sadece kolrksiyonumu tamamlamak için almıştım ama sonradan araştırdığımda aslında edebiyatımız için çok önemli bir eser olduğunu, çok sevildiğini, ödüller aldığını okudum. Daha sonra kitabı okumak için elime aldım ama kafam biraz da doluydu ve iki öykü okuduğum halde kitaba bir türlü giremedim, o kadar hiçbir şey anlamadım ki bu kadar olur. Kitabı bıraktım ve iki gün geçti.
Gidip gelip kitaba bakıyordum oflaya poflaya ama sonunda cesaretimi topladım, bu kadar seviliyorsa bir bildiği vardır bu insanların dedim ve oturdum koltuğa, aldım elime kitabımı, algılarımı tamamen açarak, her bir kelimeyi sindire sindire okuyarak başladım ve aslında anlamadığım o iki hikâyenin nasıl da güzel olduğunu, insana nasıl dokunduğunu gördüm, sarsıldım.
Kitap sanki büyülü bir kutuydu ve 'öylesine' okuyanları içine almıyordu. Elimden bırakamadım. Kitaptaki fakirliği (hem de ne fakirlik), yoksulluğu, çaresizliği, kimsesizliği, yersiz yurtsuzluğu taa ciğerlerimde hissettim. Daha önce Füruzan'ın başka hiçbir kitabını da okumamıştım, açılışı Parasız Yatılı'yla yapmak varmış.