Refik Bey - Refik Fersan ve Hatıraları

Murat Bardakçı

En Beğenilen Refik Bey - Refik Fersan ve Hatıraları Gönderileri

En Beğenilen Refik Bey - Refik Fersan ve Hatıraları kitaplarını, en beğenilen Refik Bey - Refik Fersan ve Hatıraları sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Refik Bey - Refik Fersan ve Hatıraları yazarlarını, en beğenilen Refik Bey - Refik Fersan ve Hatıraları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ailenin reisi Faik Bey servetini halde, Rus ve Alman paralarına çevirmiş, her şeyini Avrupa bankalarına transfer etmişti. Almanya’nın savaşta yenilip iflas etmesi ve Rusya’da patlayan 1917 Ekim Devrimi her iki parayı da pula çevirmiş, eski mabeyincinin muazzam serveti kül oluvermişti. İşte Refik-Fahire çiftinin bir zamanlar aristokrat aile gelenekleri icabı başlattıkları musikiyi sonradan meslek edinmelerinin sebebi de, bu geçim derdidir. Sefalet çekmemiş ama, hiç bir zaman da müreffeh bir hayat sürmemişlerdir. “Kış yaklaşıyor, kömürümüzü hala alamadık..” “Hamdolsun tig-ü teber, şâh-ı levendâz” (Mali vaziyeti bozuk, meteliksiz)
(Kitabın 18’inci sayfasında Refik Beyin 1919’da girdiği ve en yüksek Booth aldığı, Mızıka-i Hümayun’a giriş imtihanından sorulara bir göz attıktan sonra...) Bu imtihanın, bugünkü resmi musiki kuruluşlarında yapılanlarla mukayesesini veya bu seviyede yapılacak bir başka imtihanda, günümüz üstatlarının ne derece başarılı olacakları hususunu bir yana bırakalım... Asıl mesele, günümüz musikisinin, artık değil bu imtihana girebilecek öğrencinin, bu soruları sorabilecek bir imtihan heyetinde yer almaya layık tek bir hocanın bile bulunmadığı bir hale gelmiş olmasıdır.
Reklam
1907 senesinde çok şiddetli bir kış kâinata göz açtırmamış, Erenköy civarı adeta kalın bir kar tabakası altında kalmıştı. Biz o tarihte Rıdvan Paşa köşkündeydik. Köşkün bahçe kapısını açabilmek için, adam boyundaki karlar arasında adeta bir tünel açarak köşkten kapıya kadar bir yol temin edildi. Kapıyı açtılar fakat sokakta in-cin top oynuyordu. Adamlarımızdan üç-dört kişi, birbirini takiben sokağa çıktılar. Fırına kadar gidip ekmek tedarik edeceklerdi... Karları sökemediler. Nefes nefese boğazlarına kadar gömülüyorlardı. Nihayet bahçıvanlar, arabacılar, deyişler ve diğer uşakların hepsi komşularımızın adamlarıyla birleşerek birbirlerini ipe bağlayarak, istasyona kadar gidebildiler. Fakat fırında bir dirhem ekmek yoktu. Nasılsa bir çuval un temin ederek avret ettiler. Biz iki-üç gün evimizde ekmek yaptık ve bulduğumuzu yedik. Her köşkün halkı, o sene adeta birkaç gün aç kaldı. Fakat nisan nihayetine doğru öyle güzel bir bahar oldu ki etraf misk gibi kokuyor, çiçekler açmış, bülbüller feryad ediyor... Ortalık cennet gibiydi. Rahmi Bey merhum, bu güzel baharın hatırasını güzel bir şiiriyle ve bestesiyle ilânihâye yaşatmak istedi: “Geçti o eyyâm-ı sermâ / Oldu baharın âsârı peyda / Giymiş yeşiller kûhsâr-ı sahrâ / Güller çiçekler açmış serâpâ / Bülbüller olmuş hep neğme-pirâ”.
Sayfa 126Kitabı okudu
Columbia Plakları’yla, 1936’da imzalanan “hafif şarkılar” sözleşmesi... Refik Bey “medar-ı maişet” için yaptığı bu şarkılara ismini koymamış, sözleşme “Fahire Refik” adına yapılmış...
Sayfa 155Kitabı okudu
Biz ki mü’min kişiyiz, matemi terketmeliyiz, Kaderin yazdığı hengameyi derketmeliyiz... Ne saadet sana Fersan hoca, cennetliksin, Az gelir Fatiha, kabrinde okunsun Yâsîn.. Sevenin çok, ebediyette yatar sevgilisin, Kalk da bak arkana Fersan! Ne kadar sevgilisin... (Ali Hadi Okan, Merhum Refik Fersan’ın rûh-ı pür fütuhuna ithaf) Kaderin hükmü bakiye geldi mi birden çalıyor, Ecelin nabzı damarlar gibi tık tık atıyor, Dur da bir Fatiha sun ruhuna toprakdakinin, Tanrı’nın gözdesi Tanburi Refik Bey yatıyor. (Ali Hadi Okan, Kitabe)
Reklam
Geri13
40 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.