Rus Edebiyatında Puşkin Gerçekçiliği Sözleri ve Alıntıları
Rus Edebiyatında Puşkin Gerçekçiliği sözleri ve alıntılarını, Rus Edebiyatında Puşkin Gerçekçiliği kitap alıntılarını, Rus Edebiyatında Puşkin Gerçekçiliği en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
aleksandr Puşkin her şeyden önce ozandır. Rus ve dünya yazınına, aralarında ''Ruslan ile Ludmila'', ''Çingeneler'', ''Bahçesaray Çeşmesi'', ''Kafkas Tutsağı'', ''Yevgeni Oneğin'' gibi anlatı-şiirler de bulunan ölümsüz bir şiir mirası bırakmıştır. Fakat onun ''Byelkin'in Hikâyeleri'', ''Dubrovski'', ''Yüzbaşının Kızı'' vb. öykü ve romanları da şiir
Gerçekçiliğin Tarihi’nde Boris Suçkov, gerçekçiliğin “yaratıcı bir yöntem olarak, insanın entelektüel gelişmesinin belli bir evresinde, insanların doğayı ve toplumsal gelişmenin yönünü anlamaya zorlandıklarını duymaya başladıkları bir zamanda, önce belli belirsiz vahşi tutkulardan ya da tasarlanmış bir tanrıdan gelmediğini, bunların gerçek ya da doğrusu, maddi nedenler tarafından belirlendiğini kavramaya başladıkları zamanda ortaya çıkmış tarihsel bir fenomen” olduğunu söylüyor. “Sanat ve edebiyatta gerçekçi yöntem, toplum üyelerinin, toplumsal ilişkiler mekanizmasının çalışmasını belirleyen temelde saklı kalmış güçleri ele alma göreviyle karşı karşıya kaldıkları zaman ortaya çıkmıştır.” Yine Suçkov’un sözleriyle: “Gerçekçilik günlük hayattan yola çıkarak işe koyuldu. İnsanın çevresinde gördüğü hayatı tasvir edişine facetia’lerde, fabliaux’larda, schwanke’lerde, daha sonra da XVI. ve XVII. yüzyıl halk ayaklanmalarının, köylü isyanlarının ve kanlı din savaşlarının mayasıyla yoğrulmuş pikaresk romanlarda rastlayabiliriz. Ne var ki, bunlar kelimenin tam anlamıyla gerçekçilik değil, gerçekçiliğe bir başlangıçtır… Antik, Gotik, Barok ve Rokoko sanatının yazılarında ya da klasikçi yazarların yapıtlarında gerçekçiliğin izlerine rastlanabilse de toplum ve birey hayatının tüm karmaşık ilişkileri içinde incelenişine ancak gerçekçilik ile başlanabilmiştir.”
Bir armağan ki rastlantısal, boşuna
Yaşam, bana neden verildin sen?
Ve gizemli bir yazgıyla
İdama hükümlüsün, neden?
Beni hangi düşmanca güç
Çağırdı yokluktan?
Kimdir o, tutkuyla dolduran ruhu
Ve aklı kuşkuyla karıştıran?
Bir amaç yok gelecek zamanda:
Yürek bomboş ve yok bir yararı aklın,
Ve üzüyor beni tasayla
Tekdüze gürültüsü hayatın
1. Petro (egemenlik süresi 1682-1725) Rusya'nın merkezi bir mutlakiyet yönetimi olarak Batılılaşması doğrultusunda, ülkenin her alanda bütün geleceğini yönlendirecek köklü dönüşümler gerçekleştirdi. Kilise devlet denetimine alındı. Din okullarındaki eğitim "laik" bir anlayışla yeniden düzenlendi. Bilim ve teknik alanlarında ülkenin gelişim gereksinimlerini karşılayacak uzmanlık okulları açıldı. 1700'de takvim ve alfabe değişiklikleri gerçekleştirildi. Petro yönetiminin ilk 25 yılında, çoğu dinsel olmayan konularda olmak üzere, önceki 200 yıldan daha çok kitap yayınlandı. Eski Yunan ve Latin klasiklerinden ilk çeviriler yapıldı. Okullara felsefe eğitimi konuldu. 1702'de ilk tiyatro açıldı. Bilimler Akademisi kuruldu ve Batı ülkelerinden Rusya'ya bilim ve teknik alanlarında yüzlerce uzman getirildi. Ekonomi, hukuk, siyaset alanında köklü değişimler gerçekleştirildi. Başkent, Mokova'dan, "Batı'ya açılan pencere" diye nitelenecek Petrograd'a taşındı. "Rus ortaçağı " 1.Petro Dönemi'nde kesinlikle sona erdi.