Ah şu toplum ve insan tabuları. Toplumun dışında olmak toplumun içinde olmaktan iyidir. İnsan ilişkilerinden, sorunlu bir birey de çıkar toplumu oluşturur, ahlâklı, vicdanlı toplumda oluşturur ki o günlerde de şu günlerde de, insan yalnız kalmanın ne kadar manalı olduğunu anlıyor. Toplumdan bireye sert bir düşüş yaratıyor bende...
Şato için söylüyorum; uzun zamandır bu kadar sıkıldığım kitaplar okumamıştım. Sanki sağımda solumda Kebap ve baklava var ama ben elimdeki borokoli bitsin diye kemiriyorum( borokoliyi de severim halbu ki🤭)
“Gözleri şatoda, yürüdü. Başka bir şeye aldırdığı yoktu. Ama yakınına geldikçe şato kendisini düş kırıklığına uğrattı; çünkü pek yoksul küçük bir kentten başka bir yer değildi burası; köy evleri bir araya gelmiş ve böyle bir kent doğup çıkmıştı. Kentin tek üstünlüğü, belki tüm binaların taştan olmasıydı; ama üzerlerindeki sıva çoktan dökülmüş ve taşlar, görüldüğü gibi, ufalanmaya başlamıştı. Bir an aklı kendi doğup büyüdüğü kente gider gibi oldu K.’nın; bu sözüm ona şatodan pek aşağı kalır yanı yoktu. Başka bir şey için değil de yalnız burasını görmek için geleydi, o uzun yolculuğa yazık etmiş, hanidir ayak atmadığı eski baba ocağını gidip dolaşmakla daha akıllıca bir iş yapmış sayılırdı.”