Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Toplumsal Anarşizm Mi Yaşamtarzı Anarşizm Mi

Murray Bookchin

Toplumsal Anarşizm Mi Yaşamtarzı Anarşizm Mi Sözleri ve Alıntıları

Toplumsal Anarşizm Mi Yaşamtarzı Anarşizm Mi sözleri ve alıntılarını, Toplumsal Anarşizm Mi Yaşamtarzı Anarşizm Mi kitap alıntılarını, Toplumsal Anarşizm Mi Yaşamtarzı Anarşizm Mi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kendi kendine bırakıldığında birey, bir anarşistin bireylikte değer vermesi gereken özellikleri kaybeder: büyük oranda söylemden beslenen düşünme yetisi, özgür olmamaya karşı duyulan öfkeyi besleyen duygusal donanım, radikal değişiklik isteğini motive eden toplumsallık ve toplumsal eylemi ortaya çıkaran sorumluluk duygusu.
Sayfa 30 - pdfKitabı okudu
Jean Jacques Rousseau'nun ünlü toplumsal sözleşmesinin giriş bölümüne rağmen, insanlar, bağımsızlık şöyle dursun "özgür" bile doğmazlar. Tam aksine çok özgürlüksüz, oldukça bağımlı ve gözle görülür biçimde birilerine tabi doğarlar. İnsanların belli bir dönemde sahip oldukları özgürlük, bağımsızlık ve özerklik uzun toplumsal geleneklerin ve evet, kolektif bir gelişmenin ürünüdür - bunu söylemek, bireylerin o gelişmede önemli bir rol oynadıkları, eğer özgür olmak istiyorlarsa kesinlikle de oynamak zorunda olduklarını yadsımak anlamına gelmez.*
Sayfa 28 - pdfKitabı okudu
Reklam
Bir inanç olarak, bireyci anarşizm büyük oranda, en fazla cinsel özgürlük ("serbest aşk") talepleriyle göze çarpan bohem bir yaşam tarzı olarak kaldı ve sanat, davranış ve giyimdeki yeniliklere heveslendi.
Aklın terk ettiği hayal gücü, ümitsiz canavarlar doğurur. Akılla birleştiğinde ise, tüm sanatların anası, onların ortaya çıkardığı harikaların kaynağıdır.
Sayfa 44 - pdfKitabı okudu
İroniktir ki, bugün uygarlığı kötüleyen uygarlık karşıtı anarşistler, onun kültürel meyvelerinin tadını çıkaran ve oldukça pahalı, bireysel ve ayrıcalıklı işleri, onları olası kılan Avrupa tarihinin acılı gelişmeleri hakkında hiçbir fikir sahibi olmadan yapanlar arasından çıkmaktadır. Kropotkin, önemle "yaşamda gerekli her şeyi harika bir biçimde basitleştiren, modern tekniğin ilerleyişi"ni vurgular. Tarihsel bağlam duygusundan yoksun olanlara küstah artgörü kolay gelir.
Demokrasi ve anarşinin uyuşamaz olduğunu, çünkü "tek kişilik bir azınlığın bile" isteklerinin engellenmesinin, kişisel özerkliğin bir ihlali olduğunu ileri sürmek, özgür bir toplumdan değil, ancak Brown'ın "bireyler toplamı"ndan, kısaca bir sürüden yana olmak demektir. Artık "hayal gücü", "iktidara" gelmeyecektir. Daima var olan iktidar, ya yüz yüze ve açıkça kurumsallaşmış bir demokraside bir kolektifin olacak ya da bir "yapısızlığın zorbalığını" oluşturacak olan birkaç oligarşik egonun olacaktır.
Sayfa 81 - pdfKitabı okudu
Reklam
Halkın silahlandırılması Bir Zamanlar Sol'un temel ilkelerinden biriydi ve bugünün solcularının silah kontrolüne ilişkin sofu talepleri, Bir Zamanlar Sol için tamamen yabancıydı. 1930lar gibi yakın bir tarihe kadar "silahlı halk" kavramı dünyanın her yerindeki (gayet iyi hatırlıyorum ki birleşik devletler de dahil) bağımsız anarşist hareketlerin yanı sıra bağımsız sosyalist hareketlerin ana ilkesi olarak kaldı. Kamu güvenliği için polis ve askere güvenme konusunda kitleleri terbiye etme anlayışı, hele hele şiddet karşısında öbür yanağını çevirme anlayışı tiksindirici bulunurdu. Devrimci anarşistlerin sosyalistlerden bile daha kararlı olması şaşırtıcı değildi. İkinci Enternasyonal'in yukarıda alınan kararla kabul etmeye hazırlandığı devlet kontrolündeki milislerken, anarşistler bunun yerine, kitlelerin doğrudan silahlandırılmasını istiyorlardı.
Sayfa 97 - pdfKitabı okudu
Ukrayna ve İspanya'daki isyan mücadelelerinde toplumsal anarşistlerin açtığı kara bayrak, züppe küçük burjuvaların zevki için moda bir giysi haline geldi.
"Özgürlük"te, benlik kolektiften ayrı ya da ona karşı durmaz; büyük ölçüde, kendi toplumsal varlığı yoluyla oluşur - ve akılcı bir toplumda gerçekleşecektir. Böylece özgürlük bireyin serbestliğini kapsamaz ancak onun gerçekleşmesini nitelendirir.
Sayfa 26 - pdfKitabı okudu
Reklam
Bir zamanlar Sol, milliyeyçiliği genel olarak baskıcı, hatta ulusal sınırlar yaratarak insanı insandan ayıran, bölücü bir güç olarak görmeye başladı. Bir zamanlar Sol, tüm ulusal sınırları; tüm ezilen insanlar, yönetici tabakaların tahakkümünü gizleyen tikel bağlılık ve sadakatlerine göre bölünmesi nedeniyle insanları ayıran dikenli teller olarak gördü. Marx ve Engels'e göre, buyunduruk altında olanların hiç bir yurdu yoktu. (...) İşte Komünist Manifesto'nun hafızalardan silinmeyen sonsözü: "Bütün ülkelerin işçileri, birleşin!" ve (anarşist Bakunin'in Rusçaya çevirdiği) bu eserde bize şu anlatılıyordu: "Değişik ülkelerden proleterlerin ulusal mücadelelerinde (komünistler) her türlü milliyetten bağımsız olarak tüm proleteryanın ortak çıkarlarını öne çıkarır ve savunurlar."
Sayfa 90 - pdfKitabı okudu
Anarşistler, milliyetçiliğe karşı mücadelelerinde birçok marksist-sosyalistten bile daha ateşliydiler. Anarşist teorisyenler ve eylemciler dünyanın her yerinde ulus devletlerin kuruluşuna karşı çıkıyorlardı, bu görüş onları marksistlerden çok daha ileri bir noktaya taşıyordu. Ulus devletin, az ya da çok merkezi herhangi bir varlığın herhangi bir şekilde onaylanması, anarşizmin devlet karşıtlığına ve evrensel insanlığa olan bağlılığına ters düşüyordu.
Sayfa 92 - pdfKitabı okudu
İronik
Zorla kabul ettirme ve yönetme gibi kötü anlam yüklenen kelimeler büyük olasılıkla demokrasinin uygulanmasına değil muhalifleri susturmaya yöneliktir.
Sayfa 31 - Kaos YayınlarıKitabı okudu
Max Horkheimer'in bir zamanlar gözlemlediği gibi, "her insan kendisini geçindirmeye karar verdiğinde bireysellik zarara uğrar... Tümüyle tecrit edilmiş birey, daima bir yanılsama olarak kalmıştır. Özerklik, özgürlük istemi, sempati ve adalet duygusu gibi en çok değer verilen kişisel nitelikler, bireysel olduğu kadar toplumsal erdemlerdir. Tümüyle gelişmiş birey, tümüyle gelişmiş bir toplumun sonucudur, "
Marx, kapitalizmi siyasal, dinsel, ahlaki, etnik hatta dil bakımından bütün farklılıkları ortadan kaldıracak ve dünyayı olabildiğince homojenleştirilmiş bir toplumsal alana çevirmek üzere silip süpürecek, ideolojik anlamda eşitleyici bir güç olarak değerlendirdi. Böylesi bir eşitleyicilik gerçekten de vuku buluyor. Ama bunun daha ne kadar süreceğini ve 21. yy. insanları için ne ifade edeceğini bilemiyoruz.
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.