Gözleri alır götürürdü beni. Hani beyaz badanalı daracık sokaklar vardır, dalar gidersin güzelliğine, yürürsün yürürsün de, hiç ummadığın anda birden kocaman engin bir deniz çıkar karşına. Öyle bir şey işte.
Herkes kendi derdinde. Ne balkonlar, ne düşen, acı çeken, yaralanan, vurulan, ölen çocuklar, hiçbiri, hiçbiri önemli değil onlar için. Gerçekten öyle mi acaba?
"Şuramda benim hastalığım," diyor.
Yüreğini gösteriyor. Bu kadar büyük bir sevdayı şuncacık yüreğin nasıl çektiğine, nasıl dayandığına kendi de şaşıyor.