‘Bazan koşup yolu avuçlarımla düzeltmek, ortada hiç olmazsa beş on metrelik bir yeri bir ‘yol’ haline koyarak kendi hisseme düşen vazifeyi yapmış olmak istiyorum’
kitabın son öyküsü olan Hasanboğuldu hikâyesinde kayboldum..
sarp dağlara getirdiğim,
kavuşmadan yitirdiğim
ak kefensiz yatırdığım
Hasanım ardından geldim..
Dört elle sarıldığımız birçok kıymetlerin; uğrunda, sahici bir insan gibi kalbimiz ve kafamızla yaşamayı feda ettiğimiz binlerce sözde mühim şeylerin ne kadar kolay fırlatılıp atılabileceğini bana öğreten Yusuf! Benden de sana selam olsun...