"İnsan olmak, gerçek insan, etiyle kemiği ile insan olmak bile ağır gelir bize. Utanırız bundan, insan olmayı yüzkarası sayarız. Benzeri olmayan toplumsal birtakım insanlar olmak için çabalarız. Ölü doğmuş insanlarız biz ve uzun zamandır canlı babaların çocukları değiliz, giderek daha çok hoşlanıyoruz böyle doğmuş olmaktan. Çok yakın gelecekte bir şekilde düşüncelerden doğmanın yolunu bulacağız."
Niçin ben iyilik, güzellik, yücelik gibi şeyler konusundaki anlama gücüm arttıkça, bataklığa daha çok gömülüyor ve boğulacak duruma geliyordum? Üstelik bu bende rastlantısal bir şey değil, kaçınılmaz bir durum haline geldi. Sanki bu bir hastalık, bir rahatsızlık, bir düzensizlik değil de benim doğal halim gibiydi.