Bütün kanıtları bir araya toplarsak ve özellikle mevcut fragmanlara sırtımızı yaslarsak "Ksenophanes iki varoluş alanı ortaya koydu ve bunlardan birini insanların kesin bilebileceğini, diğeri konusunda ancak kanıya sahip olabileceğini düşünüyordu diyemeyiz. Insanların kesin bilgiye sahip olamayacağını söylüyordu, çünkü kesin bilgi Tanrı'ya özgüydü. Insanlar hakikati keşfedebilir, ama bu durumda bile hakikat öylesine sınırlıdır ki "bunun doğru olduğuna inanıyorum" tümcesinden fazlasını söyleyemezler. Bu bütün inançların aynı ölçüde olası olduğu anlamına gelmez. Ölçütleri bu biçimde toptan terk etmek, insanlara "bütün Tanrı anlayışlarınız yanlıştır, Tanrı öyle değil böyledir" diyen birine uygun bir tutum değildir. Görünüşleri ilk bakıştaki değerleriyle benimsememeliyiz, kavrayış gücümüzün el verdiği ölçüde onların ardındaki gerçekliğe nüfuz etmeliyiz. Hakikate hiç olmazsa benzeyen bir şeye ulaştığımızı hissettiğimizde büyük çabalarla elde ettigimiz bu inanca sıkıca sarılmalıyız (fr. 35).