Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yürek Fısıltıları

Nuriye Çeleğen

Yürek Fısıltıları Sözleri ve Alıntıları

Yürek Fısıltıları sözleri ve alıntılarını, Yürek Fısıltıları kitap alıntılarını, Yürek Fısıltıları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Büyük bir tutkuyla bağlanırız hayata. Hiç bitmeyecek ve tükenmeyecek sanırız. Emellerimiz, isteklerimiz ne de çoktur. Hayaller kuşatır dünyamızı. Arzularımız sanki kucaklar asırları. Sonsuzluğu yaşarız duygularımızda. Ölüm mü? Çok uzaklarda bir serap. Başkası için, en yakınımız için olabilir bir gerçek. Bizim için mi? Sonsuzluğa planlanmış bir hayat planında düşünülmeyen bir ihtimal!
Dünyaya bakışın ikinci tarzı da, dünyanın ebediliğin kazanıldığı yer, bir servet kaynağı olmasından... Bu yüzle bakılan dünyada yalnız ahiret gözüküyor. Dünya, ahiret için bir pazar yeri oluyor. Kim sevmez alışverişi, ticareti? Bu bakışta dünya, ahiret için bir tarla oluyor. İnsanın ekip biçtiği. Bu ciheti ile dünya baha biçilmez bir değer kazanıyor. Bir anı, bir dakikası eşsiz bir değeri içine alıyor. Bu yüzden insanın kulluk yönü ortaya çıkıyor.
Reklam
Yalnız maddeden ibaret olmayan insan, yalnız madde ile doldurulurken, maddeye endeksli bir hayat görüşü, insanı maneviyattan uzaklaştırmıştır.
Herkes gün batımını kendi aynasından seyreder.
Engellenmeyen duygular, insanın mutluluğunu engeller.
Reklam
Bu sevgi değil miydi; insanlara dünya malını toplatıp, kaybetme korkusuyla telaşlandıran? Ve bu sevgiydi; mutluluk ile hüznü, neşe ile acıyı, kavuşma ile ayrılığı insana yaşatan Sevgi, yoksa ayrılığın adı mıydı?
Pek çoğu dünyayı bir eve, insanı da kiracıya benzetmiştir. Fakat bir tanım var ki, başka bir boyuttan bakmış meseleye. İnsanı misafire, dünyayı da misafir evine benzetmiş. Kiracı, belli bir süre de olsa evi sahiplenen kişidir. Evde yerleşik konumda olup, bazı hakları vardır. Misafirin konumu öyle değildir. Kendisine gösterilen yere oturur, etrafı araştırıcı tedkikatı bile ayıplanır. Bir şeyi sahiplenmesi mümkün değildir. İnsanın dünyadaki haraket noktası ve konumu ise budur. Bir misafirin misafir olduğu yerdeki davranışı gibi... Bir misafir, beraberinde getirmediği bir şeyi sahiplenemezse, insan da dünyadaki hiçbir şeyi sahiplenemez. Fakat insana bunca sıkıntıyı, bunca acıyı çektiren, beraberinde getirmediklerini sahiplenme sevdasıdır.
Kaybedilen ahiret ve sahiplendirilmek istenen dünya, madde ile doldurulmak istenen insan...
Sevgi, dost yolunda olmak mıydı, yoksa dostu bulmak mı? Yoksa daha başka bir şey mi? Meselâ nefsi avutmak mı? Sevgi ve ayrılık. Birleşmeleri imkânsız, ayrılıkları mümkün görülmeyen iki gerçek. Bu iki zıt kutbu birleştirmekti bütün düşüncesi. Ama nasıl? Hz. Ibrahim geldi birden aklına. Allah'ın dostu, Al- lah dostu olan İbrahim. O da kendisine ilk başta bir dost, bir sevgili aramıştı. Güneşe bakmıştı. Güneş çok büyüktü. "Sen benim Rabbim ol; yani sevdiğim" demişti. Güneş batmıştı. "Olmaz" demişti Ibrahim, "Batanlar sevgili olamazlar." Tum güzelliğiyle ay doğmuştu. Ibrahim ona yönelmişti; o, sevgilisi olabilirdi! Onun gurubu da uzun surmemişti. İşte parlak, ihtişamlı bir yıldız. O, ona Rab, sevgili olabilirdi. İbrahim, ona baktı, baktı. Sonunda o da kaybolmuştu. Bütün bunlar karşısında İbrahim, tek şey söyledi: "Ben batanları sevmem." Batanları sevmeyen İbrahim, kendisine gurubu olmayan bir sevgili aramış ve bulmuştu. O sevgili kendisine dost, İbrahim ise Ona kul olmuştu. Mevlâna büyük eserine şu beyitle başlamamış mıydı? "Dinle neyden kim hikâyet etmekte Ayrılıklardan şikâyet etmekte."
77 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.