Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Zamanın Kısa Tarihi

Stephen W. Hawking

Zamanın Kısa Tarihi Gönderileri

Zamanın Kısa Tarihi kitaplarını, Zamanın Kısa Tarihi sözleri ve alıntılarını, Zamanın Kısa Tarihi yazarlarını, Zamanın Kısa Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Özünde değişmeyen bir evrenin hep var olduğu ve var olmaya devam edeceği ilişkin eski fikir, sonlu bir zaman önce bir başlangıca sahipmiş ve sonlu bir zaman ardından da sona erecekmiş gibi görünen, değişen ve genişleyen bir evren anlayışına yerini tamamıyla bıraktı.
Sayfa 53 - ALFA BİLİMKitabı okuyor
Genel göreliliğin bir başka öngörüsü de zamanın dünya benzeri olağanüstü büyük bir cismin yakınında yavaşlıyor görünmesi gerektiğiydi. Bunun sebebi ışığın enerjisi ile frekansı (eşdeyişle ışığın saniyedeki dalga sayısı) arasında bir ilişki olmasıdır: enerji ne kadar büyükse frekans da o denli yüksektir.
Sayfa 51 - ALFA BİLİMKitabı okuyor
Reklam
Uzak galaksilerden geldiğini gördüğümüz ışık, bu galaksileri milyonlarca yıl önce terk etmiş durumda; keza bugüne kadar gördüğümüz en uzak nesneden gelen ışığın bu nesneyi sekiz milyar yıl önce terk ettiğini biliyoruz. Dolayısıyla evrene baktığımızda, onu sanki geçmişteymiş gibi görüyoruz.
Sayfa 45 - ALFA BİLİMKitabı okuyor
Sözgelimi güneş şu anda parlamaya bırakacak olsaydı, dünyada halihazırda olup biten şeyleri etkilemezdi, çünkü bunlar güneş döndüğü sıra daha olayın başka bir yerinde bulunurlardı.
Sayfa 45 - ALFA BİLİMKitabı okuyor
Hubble'ın gözlemleri büyük patlama denilen, evrenin sonsuz küçük ve sonsuz yoğun olduğu bir zamanın varlığını ileri sürüyordu. Bu koşullar altında bilimin tüm yasaları ve dolayısıyla geleceği öngörebilme kabiliyeti işlevsizdir. Eğer söz konusu zamandan (Büyük Patlamadan) önce belirli olaylar gerçekleşmişse, bu durumda şimdiki zamanda olup biteni etkileyemezler. Bu olayların varlığı göz ardı edilebilir; zira gözlemlenebilir herhangi bir sonuç yaratamazlar.
Sayfa 21 - ALFA BİLİMKitabı okuyor
Aristoteles dünyanın hareketsiz olduğunu; güneşin, ayın, gezegenlerin ve yıldızların dünyanın etrafında dairesel yörüngede hareket ettiğini düşünmekteydi. Aristoteles buna inanıyordu çünkü birtakım gizemli sebeplerden ötürü, dünyanın evrenin merkezinde bulunduğuna ve dairesel hareketin en mükemmel hareket olduğuna kanaat getirmişti.
Sayfa 12 - ALFA BİLİMKitabı okuyor
Reklam
Uzak galaksilerden geldiğini gördüğümüz ışık, bu galaksileri milyonlarca yıl önce terk etmiş durumda; keza o güne kadar gördüğümüz en uzak nesneden gelen ışığın bu nesneyi sekiz milyar yıl önce terk ettiğini biliyoruz. Dolayısıyla evrene, baktığımızda onu sanki geçmişteymiş gibi görüyoruz.
Evren hakkında ne biliyoruz ve nasıl biliyoruz? Evren nereden geldi ve nereye gidiyor? Evrenin bir başlangıcı var mı, eğer varsa o halde başlangıçtan önce ne oldu? Zamanın doğası nedir? Zamanın sonu gelecek mi? Zamanda geriye gidebilir miyiz?
Her ne kadar bu yıldızları, kendilerinden yayılan ışık bize ulaşmadığı için göremiyor olsak da kütleçekimsel çekimlerini hissetmeye devam ederiz. Bu tür nesnelere artık kara delikler diyoruz, zira oldukları şey tam olarak bu: uzayda kara boşluklar.
“Neden geçmişi hatırlıyoruz da geleceği hatırlayamıyoruz?”
Reklam
Kuantum mekaniği öngörülemezliğin ya da rastlantısallığın kaçınılmaz yanını bilime dahil eder. Einstein, her ne kadar söz konusu fikirlerin gelişiminde önemli bir rol oynamış olsa da bu duruma şiddetle karşı çıkmıştı. Einstein evrenin olasılıkla çalıştığını hiçbir zaman kabul etmedi; nitekim bu duruma ilişkin duygularını da meşhur “Tanrı zar atmaz” ifadesinde özetlemişti.
Sonsuz şişme ve sınırsızlık koşulu birlikte, evrenimizin özgün olmadığını söylemekte. Tersine, büyük patlama sırasındaki kuantum dalgalanmalarından pek çok başka evrenler de ortaya çıkmakta ve büyük ihtimalle buralarda farklı fizik ve kimya yasaları hüküm sürmekte. Belki de bütün bu evrenler içindeki en olası evrende yaşamıyoruz. Büyük ihtimalle, koşulların karmaşıklık ve yaşamın doğuşu için uygun olduğu evrenlerden birisiyiz.
Kuantum mekaniği ile genel göreliliği birleştirdiğimizde, daha önce ortaya çıkmayan yeni bir olasılık oluşmakta: uzay ve zaman birlikte, herhangi bir tekilliğe ya da sınıra sahip olmayan sonlu ve dört boyutlu tıpkı dünyanın yüzeyi gibi, fakat daha fazla boyutlu bir uzay oluşturabilir. Öyle görünüyor ki bu fikir evrenin gözlemlenen pek çok özelliğini, sözgelimi büyük ölçekteki yeknesaklığını ve galaksilerin, yıldızların ve hatta insanoğlunun evrenin türdeşliğinden daha küçük ölçekli kopuşlarını açıklayabilir. Hatta bu birleşme gözlemlediğimiz zaman okuna bile bir açıklama getirebilir. Fakat eğer evren herhangi bir tekilliği ya da sınırı olmayan tamamıyla kendine yeter bir yapıysa ve de birleşik bir kuram tarafından bütünüyle betimlenmişse, bu, Tanrı'nın Yaratıcı olarak rolü konusunda derin imalar barındıracaktır...
255 syf.
·
Puan vermedi
"Zamanın Kısa Tarihi", sadece bilimsel bir eser değil, aynı zamanda insanın evren hakkındaki merakını ve kırılganlığını da derinden etkileyen bir başyapıt. Hawking'in ustalıkla anlattığı evrenin doğası ve zamanın akışı, okuyucuyu derin düşüncelere ve duygusal bir yolculuğa çıkarıyor. Kitap, insanlığın yerini ve önemini evrenin sonsuzluğu karşısında sorgulatıyor ve bu düşündürücü yolculuk, okuyucuda hem hayranlık hem de hüzün uyandırıyor. Hawking'in sadece bir bilim insanı değil, aynı zamanda bir düşünür olarak derin etkisi, bu kitabı unutulmaz kılıyor.
Zamanın Kısa Tarihi
Zamanın Kısa TarihiStephen W. Hawking · Alfa Bilim · 20209,5bin okunma
Yıldız büzüştükçe, yüzeyi yakınındaki çekim alanı gittikçe şiddetlenir ve ışık konileri daha çok bükülürler. Bu da ışığın yıldızdan kaçmasını zorlaştırır ve uzaktaki bir gözlemciye göre ışık daha sönük ve kızılımtrak görünür. Sonunda yıldız belli bir kritik çapın altına düşünce yüzeydeki çekim alanı o denli şiddetli ve ışık konisi o denli bükük olur ki, artık ışık kaçamaz (Şekil 6.1), Görelik kuramına göre hiçbir şey ışıktan hızlı gidemeyeceğinden, eğer ışık kaçamıyorsa, hiçbir şey kaçamaz; her şey, kütlesel çekimin etkisiyle geriye döner. O halde öyle birtakım olaylar, uzay-zamanının öyle bir bölgesi vardır ki, ondan kaçılıp uzaktaki bir gözlemciye ulaşılamaz. Bugün kara delik dediğimiz işte böyle bir bölgedir. Kara delikten çıkmayı kıl payı başaramayan ışık ışınlarının yollarının kesiştiği sınıra ise olay ufku denir
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.