Zor bitirdiğim bir kitap. Klasik olay örgüsünün akışı yerine kahramanın bilinçaltısal düşünceleri göze çarpıyor. 50'li yıllar Türkiyesinin solunu benimseyenlerin ülkeyi bırakıp Paris'e kaçmaları. Sanki Abdülhamit devrinde yaşıyorlar.Bırakıp kaçmak bizim aydınımızın bir özelliği gibi. Paris'te sersefil bir hayat yaşayan kahramanın Yugoslav Yankoviç, İspanyol Hernandez, Alman Hilda, Çinli Çang ve Arap El Barudi ile dostlukları. Ye, iç, otele git yat zamparalık yap. Bu mudur düşünsel çilenin birikimini yapmak? Yazar dönem aydınının halet i ruhiyesini veriyor. Dünyada yaşanan git-gel, bireyde yaşanmaya görsün.