Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

kitaplariminsatiraralari

kitaplariminsatiraralari
@kitaplariminsatiraralari
Kader seni güldürmüyorsa espriyi anlayamadın demektir. • instagram.com/kitaplariminsat...
71 okur puanı
Mayıs 2018 tarihinde katıldı
“Tekniğin bakış açısından incelendiğinde, dünya yalnızca tuhaftır; insanlar arasındaki bütün ilişkiler bakımından pratik olmaktan uzak, yöntemleri bakımından en yüksek ölçüde ekonomik ve kesin olmaktan uzaktır; ve sorunlarını hesap cetveliyle çözmeye alışmış olan insan, artık insanlarca ileri sürülen savların yarısını ciddiye alamaz. Hesap cetveli denen şey, sayılardan ve çizgilerden oluşma ve olağanüstü zekice bir biçimde aynı örgüye yerleştirilmiş iki sistemdir; hesap cetveli denen şey, iki adet beyaz cilalı, yassı trapez biçimi kesilmiş ve birbirinin içine kayabilen çubuktur, bunların yardımıyla insan, tek bir düşünceyi bile boş yere harcamaksınız en karışık problemleri bir anda çözebilir; hesap cetveli denen şey, insanın göğüs cebinde taşıdığı ve katı bir beyaz çizgi olarak yüreğinin üzerinde hissettiği küçük bir simgedir: Eğer insanın bir hesap cetveli varsa, ve biri büyük iddialarla veya büyük duygularla çıkıp gelirse, o zaman şöyle denir: Bir dakika lütfen, önce yanlış sınırlarını ve bütün bunlara ilişkin en olası değeri hesaplayalım!”
Sayfa 116 - Yapı Kredi Yayınları
Reklam
“İnsan açık kapılardan iyi geçmek isterse eğer, bu kapıların çerçevelerinin sağlam olmasına dikkat etmek zorundadır (…)”
Sayfa 87 - Yapı Kredi Yayınları
“Kentler de insanlar gibi yürüyüşlerinden tanınırlar.”
Sayfa 78 - Yapı Kredi Yayınlar

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık dünyası karşısında uşak olmak konumundan daha yüksek bir muameleye layık olamaz.”
Sayfa 9 - iş bankası kültür yayınları
“İyi bir insan,” dedi Slim. “İnsanın iyi olmak için akla ihtiyacı yoktur. Hatta bana zaman zaman bunun tam tersi olmalı gibi gelir. Çok zeki birini ele al, hemen hiçbir zaman iyi biri olmadığını görürsün.”
Sayfa 43 - Sel Yayıncılık
Reklam
“Keşke imkân olsaydı da herkes, hepimiz, benliğimizin en gizli köşelerini olduğu gibi açığa vurabilseydik; başkalarına, hatta en yakın dostlarımıza, sırası gelince kendimize bile itiraf etmekten çekindiğimiz ne varsa hepsini korkmadan ortaya dökebilseydik, dünyayı saracak pis kokudan hepimiz boğulurduk.”
Sayfa 279 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
“Kiminle istersen mutlu ol. İçinden gelenden fazlasını isteyemem.”
Sayfa 219 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
“Bunu sık sık yapar, sırf bakmak için açtığım bir kitaba, kendimi unutacak kadar kaptırdığım olur.”
Sayfa 184 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
“Kişiliğine yöneltilen hakarete aynen karşılık verebilirdi, ama kutsal saydığı şeylere tecavüz edilince acı çekerdi. Bu durum ruhunun yeteri kadar güçlü olmayışından gelmiyordu. Kendi dünyasında yaşayanların çoğunda olduğu gibi toplum hayatından, insanlardan uzak yaşamaktan geliyordu. O da tüm hayatını, neredeyse hiç çıkmadan kendi dünyasında geçirmişti.”
Sayfa 148 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
“Yaşama arzum, hayata inancım vardı!.. Fakat bu düşüncenin ardından bir kahkaha attığımı da hatırlıyorum.”
Sayfa 56 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Günümüzde akla gelebilecek bütün stratejiler şöyle özetlenebilir: Başımızı kurtaramayacağımız borcu, krediyi, gerçek olmayan ve adlandırılamayan her şeyi dolaşımda tutmak. Nietzsche de Tanrı’nın başvurduğu hileyi şöyle çözümlüyordu: O, Büyük Alacaklı’yı borçtan kurtarmakla; Oğul’un fedakârlığı sayesinde İnsan’ı borçtan kurtarmakla, borçluyu bu borcu ödeyemez hale getiriyordu, çünkü alacaklı borcu çoktan ödemişti — böylelikle Tanrı, bu borcu sonsuza dek dolaşıma sokma imkânı yaratıyordu ve İnsan da bunu, ömür boyu yükleneceği bir hata olarak omuzlarında taşıyordu. İşte Tanrı’nın kurnazlığı. Aynı zamanda sermayenin kurnazlığı; bir yandan dünyayı giderek artan bir borca sokarken diğer yandan da onu ödemeye çalışıyor; böylelikle, bu borç hiçbir zaman bitirilemeyecek ve hiçbir şeyle takas edilemeyecek hale geliyor. Aynı durum Gerçek ve Sanal için de geçerli: Sanal’ın sonsuza dek dolaşımda olması, Gerçeği hiçbir şeyle takas edilemeyecek hale getirecek.”
”İmkansız takasla başlar her şey. Dünyanın belirsizliği, hiçbir yerde eşdeğerinin olmamasından, hiçbir şeyle takas edilememesindendir. Düşüncenin belirsizliği, ne hakikatle ne de gerçeklikle takas edilebilmesindendir. Dünyanın dengesini belirsizliğe doğru kaydıran şey düşünce midir, yoksa tam tersi mi? Bu bile belirsizliğin bir parçasıdır.”
Sayfa 9 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
“ ‘Bize, ışığı getireceğinize inandırmıştınız,’ demişti son kez birlikte olduğumuzda, ‘Oysa sizin niyetiniz bizi de kendi karanlığınıza çekmekti!’ “
Sayfa 15 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
“İnsan asla genç olmamışsa, otuz ileri bir yaştır.”
Sayfa 411 - Can YayınlarıKitabı okudu
“ ‘Roma politikası,’ dedi Veronica, ‘kendi aralarında Roma’nın en kaz kafalı otuz kadınının ve hep aynı kadınları birbirlerine devredip duran dört-beş seçkin yakışıklının ürünü.’ -‘O otuz kadın kırkını devirince,’ dedi Prenses von T. ‘İtalya’da devrim mi olacak?’ -‘Niçin o dört-beş yakışıklı çocuk kırkını geride bırakınca olmasın?’ dedi Ann-Mari von Bismarck. -‘Ah! İkisi aynı şey değil,’ dedi Dornberg, ‘Siyasetçileri alaşağı etmek otuz eski metresi alaşağı etmekten daha kolaydır. Siyasal bakımdan Roma bir garsoniyerden öte bir şey değil.’ -‘Niçin yakınıyorsunuz şekerim?’ dedi Virginia Casardi Amerikan vurgusuyla. ‘Roma bir kutsal kenttir, yani Tanrı’nın arada bir uğrayacak ufak bir apartman dairesi bulunsun diye seçtiği kent.’ “
Sayfa 407 - Can YayınlarıKitabı okudu
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.