Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Basiretten okuyunca yine denilebilir ki; Evlad-ı Osmanlı, vatan için can verdi. Ama o vatan bizimki değil Alaman'ınkiydi. Zira onların derdi İngiliz'i Mısır'da bir müddet bize meşgul ettirip Avrupa cephelerinde rahatlayabilmeleriydi. Alaman açısından bu maksat bin kere hâsıl oldu. Üstelik Süveyş Kanalı'nda düşman yüzü göremeden suya gömülen on binlerce askerimizin dörtte biri Filistin'den ve Sina'dan silahaltına alınmış kimselerdi. Elin İngiliz'i bunu dahi kullandı. "Osmanlı, Alamanların keyfi için göz göre göre Arapları ölüme gönderiyor" diyerek bin yıllık kardeşlerin zaten birbirlerine karşı sarsılmış olan itimadını hepten bitirmeye çalıştı. Bunları yazarken bile yüreği yanıyor insanın ama hakikat bu. Sen aklını, iradeni elin oğluna emanet edersen; o da sana silahını satar, cephanesini satar. Yetmez, başına kumandanlarını atar. Karşılığında hem paranı alır, hem de seni hamaliyede kullanır. Sen omuz omuza düşmana karşı savaştığınızı zannedersin, ama o seni sırtından vurur, sonra sana sargı bezi satar, ilaç satar. Yeniden paranı da alır, duanı da...
Ruslar, Ahlat'a doğru ilerlerken akşam olur, hava kararmaya başlar. Ahlat'ın girişine geldiklerinde bir bakarlar ki, bir ordu tam önlerinde dimdik ayakta durmakta. Hem de gizlenme ihtiyacı bile duymadan. Rus komutan emir verir: "Ateş!" Müthiş bir yaylım ateşi başlar ama karşılarındaki ordu hâlâ dimdik durmaktadır. Kaçan maçan da yok. Çaresiz sabahı beklemeye başlarlar. Günün aydınlanmasıyla bir bakarlar ki, karşılarında duranlar insan boyunda mezar taşlarıdır. Büyük şok geçirirler ve kurşun yağdırdıkları bu eşsiz güzellikteki mezar taşlarını tahrip ederler.
Sayfa 22
Reklam
Filistin Cephesi
“Türk birliklerinin bu başarısızlığının bir nedeni de, bu sırada Kafkas Cephesinde yapılacak harekâta katılmaya istekli bazı subayların buradaki birliklerinden ayrılmalarıydı. Enver'in emrine göre, Kafkasya'ya gidecek subaylara bir üst rütbeye terfi ve bir maaş zam sözü verilmişti. Bunu duyanlardan çoğu, Kafkasya'ya gitmeyi istediler. Çünkü Ordular Grubundaki subaylar, normal aylıklarını bile alamazlarken ve ailelerinin geçim sıkıntısı çektiğini bilirken, böyle bir söz verme karşısında çok dayanamazlardı. Savaş ateşi içindeki bir cephenin subaylarına, daha elverişli ve uzun süre savaş olasılığından uzak bir cephede bir üst rütbe ve bir maaş zam sözüyle görev önerisi, sanırım ki, savaş tarihinde rastlanılacak biricik örnektir.”
1917 Yılı
“Bunun dışında Yıldırım Grubu için önemli diğer bir olay da 6 Eylül günü Haydarpaşa'da cephanelerin patlaması oldu. Bu olayda istasyondan başka, rıhtım ve birçok yiyecek maddesi vb. zarar gördü. Avrupa'nın yarısını aşıp gelen cephane sandıklarından birinin yere hızlı atılmasıyla bu patlamanın olduğu düşünülemez. Bunun düşman tarafından düzenlenmiş bir sabotaj olması daha güçlü bir olasılıktır. [87]”
Savaşta Türk-Rum ilişkileri
“Kösten'e karşı, baskın şeklinde bir harekât düzenlendi. Bu harekâtların gizli tutulması, 400 bin nüfuslu İzmir şehrinde ve nüfus çoğunluğunun Rum olduğu yerlerde, elbette büyük güçlükler yaratıyordu. Buralarda İtilâf Devletleri vatandaşları rahatlıkla dolaşabiliyordu. Türklerin bu insanlara karşı kötü davrandıkları hiçbir zaman ileri sürülemez.”
"Kemal, Kemal! Bizi rahat bırak! Sonra vicdanen mesul olursun. Biz öyle şeyler yapacağız ki, neticesinden sen de memnun olacaksın, dünya da hayretler içinde kalacaktır!"
Sayfa 221
Reklam
Müttefiklerimizin dostluklarının samimiyet derecesi, daha harbe girmeden ve hükümetin kapitülasyonları kaldırdığını ilan etmesiyle derhal belli oldu. Hükümet bu ilanı yapar yapmaz, Alman sefiri Vangenhaym derhal sadrazama koştu ve onu en ağır şekilde şu sözlerle tenkit etti: -Ruslar İstanbul'u alırsa size yardım etmeyeceğiz!
Sayfa 218
"Bir devletin bu kadar aciz, bu kadar yetkisiz ellerde bu kadar havadan bir ölüm kalım macerasına sürüklenmesinin çağımızda pek örneği yoktur."
Sayfa 212
"Bizim aramızda Kanal'ı geçerek yerli halkı ayaklandırıp Mısır'ı alacağımıza inananlar vardı. Bu kadar saf olmayan Almanların Türk ordusuna verdiği Kanal vazifesi ise daha basittir. Ara sıra birkaç bin Türk feda ederek ve ikide bir Kanal'ı zorlayarak, Mısır'da mümkün olduğu kadar İngiliz ordusunu tutmak ! Mısır'da duran her İngiliz, Alman ordusunun karşısında azalmış bir adam demektir."
Sayfa 120Kitabı okudu
Savaşın Ekonomik Etkisi
“Savaşın Avrupa üzerindeki ekonomik etkileri batıdan doğuya doğru gidildikçe kötüleşiyordu. 1914-1918 yılları arasında hayat pahalılığının göstergesi olan geçim endeksi Batı Avrupa’da iki veya üç kat artarken Avusturya-Macaristan’da 12, Osmanlı İmparatorluğu’nda ise 18 kat arttı. Üstelik savaş Osmanlılar için 1912’den 1922’ye kadar devam etti. Türkiye Cumhuriyeti’nde kişi başına gelir 1930’a kadar 1914 seviyesine ulaşamadı; reel ücretler ise 1950’ye kadar 1914 seviyesini yakalayamadı.”
Sayfa 229 - Timaş Yayınları
53 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.