Metin değişmiyor, değişen bizim bakışımız. Ama bu metin dünyadaki gerçeklikler üzerinde ancak bizim bakışımız aracılığıyla etkili olabiliyor.
Hepimiz köklerimizin dayandığı topraklara hiç benzemeyen bir evrende yaşamaya zorlanıyoruz; hepimiz başka diller, başka ağızlar, başka işaretler öğrenmek zorundayız; hepimiz çocukluğumuzdan beri hayal ettiğimiz biçimiyle kimliğimizin tehdit altında olduğu izlenimine kapılıyoruz.
Kabil’de kız doğmakla Oslo’da kız doğmak aynı anlamı taşımıyor, kadınlık aynı biçimde yaşanmıyor, ne de kimliğin başka hiçbir öğesi…
Yazarlık hayatım bana sözcüklerden çekinmeyi öğretti. En açık gibi görünenleri çoğu zaman en kalleşleridir. Bu sözde dostlardan biri de “kimlik”tir. Hepimiz bu sözcüğün ne anlama geldiğini bildiğimizi sanırız ve o sinsi sinsi tersini söylemeye koyulsa da, ona güvenmeyi sürdürür dururuz.
"Kültürü tasfiye etmedikçe toplumu da yok edemezsiniz.!"
Sayfa 62 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Şezlongdaki entelektüeller. Kültürsüzlük temeline dayanan ve karşı -kültürü adına konuşan bir kafile-i acube daha doğrusu bir parti bu. Peygamberi Marx. Devrimcilik oynayan bu efendilerin devrimcilikle uzlaşmayan huyları var.
...
Marx kim? Aşağı yukarı bir asır önce yaşayan ezik bir entelektüel.
...
Şezlong entelektüelleri, yüz yıl önceki âlimlerin mirasçısı. Sözde ilimci, hakikatte yobaz.
Sayfa 61 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Oyunun kuralı bu, baştakiler düşmandır aynalara; hele çirkinliklerini büyütüyorsa...
Sayfa 56 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
"Oysa gelişmemiş bir ülkede her diplomalı, entelektüel"
Sayfa 16 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Gece Kuşu (Urutau)
Bir süre sonra onu İguazú Dağlarında buldular. Buldukları bir heykeldi. Neambiú görmeden bakıyordu; ağzı sessiz, yüreği uykudaydı.
Sayfa 41
Irmaklar ve Deniz
Su ağacı devrilince gövdesinden deniz, dallarından ırmaklar doğdu.
Suyun hepsi tatlıydı. İçine durmadan avuç avuç tuz atan Şeytan'dı.
Sayfa 37