Üstüne başına ve evine titizdi, köydeki en önemli meziyet buydu, komşular ipte kuruyan çamaşırların kar gibi beyazlığını gözler, tuvalet kovasının her gün boşaltılıp boşaltılmadiğini bilirlerdi. Her ne kadar evler çitler ve bayırlarla birbirinden ayrılmış olsa da ne erkeğin meyhaneden kaçta döndüğü ne adet bezlerinin ne zaman rüzgarda uçuşacağı kaçardı gözden.
Ulan, harp gör, darp gör, anlayım ben senin çavuşluğunu... O yok, bu yok... Sağa dön, sola dön... Adi adım marş... Öyle askerliği baban da yapar... Sen girdin mi Yunan kıyımına... Sen gittin mi Balkan'a, gittin mi Çanakkale'ye ne gezer!